Bora İkiler & Selçukhan Ünekbaş
Genel olarak ulaşım alanında ve özellikle otomotiv sektöründe sular durulmuyor. Gündemin elektrikli otomobiller, şarj istasyonları ve otonom araçlar tarafından domine edildiği günümüzde bir hamle de Avrupa Komisyonu’ndan (“Komisyon”) geldi. AB ekonomisinin belkemiğini oluşturan otomotiv sektörü için hayati önem taşıyan ve bu piyasaya hakim olan sert rekabetçi koşulları hukuki öngörülebilirlik yönünden destekleyen Motorlu Taşıtlar Grup Muafiyeti Regülasyonu’nun (“Regülasyon”) revize edilmesi yönünde önemli ilerlemeler kaydeden Komisyon, bulgularını yayınladığı yeni Staff Working Document (“Rapor”) bünyesinde ortaya koydu[i]. Biz de bu blog yazısında Komisyon’un çalışmasında öne çıkan başlıkları genel AB politikaları çerçevesinde kısaca değerlendireceğiz.
Komisyon, 2010 yılında yürürlüğe giren Regülasyon’un son on yılda ne gibi sonuçlar verdiğini gözlemleyebilmek ve gerektiği ölçüde mevcut kuralları çağın gereklerine uygun biçimde güncelleyebilmek amacıyla 2018 yılında revizyon çalışmalarına başlamıştı. Bu bağlamda her ne kadar Komisyon geniş anlamda 2010 yılında otomotiv piyasalarına hakim olan rekabet koşullarının günümüzde de varlığını sürdürdüğünü belirtse de, dijitalleşme ve çevresel kaygılar bazı kuralların yenilenmesini gerektirebileceğini belirtiyor. Böyle bir çıkarımda şüphesiz European Green Deal gibi dev projelerin, ve aynı zamanda AB’nin rekabet politikalarından sorumlu Komisyon üyesi Vestager’in dijital dönüşümü de koordine etmesinin etkisi oldukça büyük.
Komisyon genel olarak otomotiv sektöründe pazar paylarının sıklıkla değiştiği, dolayısıyla markalar arası rekabetin sıkı olduğu tespitini yaptıktan sonra üç ana piyasaya odaklanıyor: motorlu taşıtların dağıtımı pazarı, motorlu taşıtların tamiri pazarı ve motorlu taşıt yedek parçaları pazarı. Her bir pazar için ayrılan kısımdan derleyebileceğimiz satırbaşları şöyle:
- Dağıtım pazarında rekabetçi ortamın sürdüğünü değerlendiren Komisyon, otobüs ve kamyon dağıtımı pazarlarındaki yoğunlaşmanın geleneksel yüksekliğini koruduğunu belirtiyor.
- Motorlu taşıtların tamiri noktasında rapor ilginç bulgulara ev sahipliği yapıyor. Rapora göre yetkili servislerin yerel bazda rekabet ettikleri ve bu bağlamda kayda değer pazar payı edindikleri belirtiliyor. Buna ek olarak yetkili servis olarak çalışabilmek için yerine getirilmesi gereken kalite ve diğer standartların yeknesaklığı, bu teşebbüsler arasındaki marka içi rekabeti azaltan bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Komisyon’un marka içi rekabetteki görece eksikliği giderebilmek adına markalar arası rekabete önem verdiği bu bölümde bağımsız servis sağlayıcıların büyük önem kazandığını görüyoruz. Ancak bağımsız sağlayıcıların yetkili servisler üzerinde etkin bir rekabetçi baskı kurabilmeleri için belirli girdilere olan erişimlerinin açılması gerektiği belirtiliyor. Bu bağlamda özellikle yeni araçlarla bitişik (on-board) halde gelen dijital parçalara ve alternatif yakıtlarla çalıştıklarından özel uzmanlık ve ekipman gerektiren otomobillere yönelik girdilere erişimin açılması hayati önem arz ediyor.
- Diğer piyasalara nazaran daha az esneklik gösteren yedek parça pazarında ise Komisyon, yukarıda bahsettiğimiz diğer pazarlarla olan yakın ilişki gerekçesiyle uygulanabilir kurallarda bir değişiklik yapılmaması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda Komisyon, bağımsız teknik servis ve tamir hizmeti sağlayıcılarının, yetkili servislerle rekabet edebilmesinin önünün açılması için bu piyasanın da elzem nitelikte olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Volvo kararında da belirttiği gibi yedek parçaların sağlanmaması durumunda mal vermenin reddi yoluyla hakim durumun kötüye kullanılabileceğini hatırlamakta fayda var.
Regülasyon’un güncellenerek günümüz şartlarına uygun hale getirilmesinin altında Komisyon’un tasarladığı dört hedef yatıyor. Buna göre Komisyon, rekabet hukuku kurallarının hangi tip anlaşmalarla hangi koşullar altında bağdaşabileceği sorusuna cevap veren bu Regülasyon ile en başta sektör paydaşları için elzem nitelikte olan hukuki belirliliği arttırmayı hedefliyor. Zira teşebbüsler, Regülasyon sayesinde akdetmek istedikleri anlaşmaları kendileri değerlendirerek hem fazla masraflardan kaçınma, hem de hukuka uyumlu hareket etmenin verdiği güven ile faaliyet gösterme şansını yakalıyor. Bu bakımdan birkaç üye devlet rekabet otoritesinin belirttiği üzere bazı kuralların yeni gelişen iş modellerine (örneğin Tesla) uydurulması gerekebileceği belirtiliyor.
İkinci olarak Komisyon, Regülasyon’u güncellemek suretiyle hatalı pozitif (masum olan bir teşebbüsün hatalı olarak cezaya çarptırılması) ve hatalı negatif (ihlal içinde olan bir teşebbüsün hata sonucu aklanması) karar risklerini en aza indirmeyi hedefliyor. Burada anahtar nokta olarak görülen %30’luk pazar payı koşulunun makul olduğu ve güncellenmesine gerek olmadığı değerlendiriliyor. Komisyon ayrıca üçüncü bir hedef olarak AB genelinde uygulama birliğinin sağlanmasını ve bu yönüyle hem masrafların minimize edilmesini, hem de hukuki bütünselliğin korunmasını amaçlıyor.
Son olarak Komisyon, Regülasyon ile otomotiv sektörüne hakim olan ve önemli görülen bazı rekabet koşullarını muhafaza etmeyi amaçlıyor. Bu koşullar arasında
- yeni araç üreticilerinin pazara girişlerinin sağlanması,
- aynı marka ile çalışan bayiler arasında marka içi rekabetin korunması,
- motorlu taşıtların paralel ticaretine getirilebilecek engellerin en aza indirilmesi,
- bağımsız tamir hizmeti sağlayıcılarının yetkili servislerle rekabet edebilmesi için uygun ortamın sağlanması,
- yetkili servisler arasında marka içi rekabetin korunması,
- alternatif yedek parça üreticilerinin pazar dışına itilmesinin engellenmesi,
- rekabet hukuku kurallarının Regülasyon’un içerdiği muafiyet mekanizması yoluyla etrafından dolaşılmasının engellenmesi
gibi başlıklar önem arz ediyor.
Yazımızı tamamlamadan önce raporda dikkat çeken iki noktaya değinmekte fayda görüyoruz. İlk olarak Komisyon, raporda yer alan ve bağımsız servis sağlayıcıların önemli girdilere olan erişiminin desteklenmesini öngören hedef bağlamında veriye erişim konusuna sıkça değiniyor. Her yönüyle dijitalleşen günümüz küresel ekonomisinde bu gelişimden payını alan otomobillerin de otonomlaşma ve nesnelerin interneti gibi gelişmelerden nasibini alacağı öngörülüyor. Bu bağlamda veriye erişim, otomotiv sektöründe de hayati önemi haiz olacak gibi görünüyor. Nitekim Komisyon Dijital Piyasalar Yasasında, Rekabet Kurumu ise e-pazaryerleri sektör incelemesi ön raporunda (farklı sektörlerde olsa da) veriye erişimin önemini vurgulamıştı. Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise sürdürülebilirlik cephesinden geliyor. Son zamanlarda Hollanda ve Yunanistan rekabet otoriteleri gibi bazı kurumların yayınladığı ve “yeşil kartellere” görece müsamaha gösteren yaklaşımlar Komisyon’u etkilememiş gibi görünüyor. Zira Komisyon, sürdürülebilirliği geliştirmenin yolunun daha fazla rekabetten geçtiğini belirterek olası bir kapsam genişlemesine dair yolları şimdilik kapatıyor.
Komisyon, raporu ve kendisine intikal eden sektör paydaşlarına ait yorumları dikkate alarak yapacağı revizyon çalışmasını 31 Mayıs 2023’te sonlandırmayı planlıyor. Bu konuda yaşanan gelişmeleri biz de sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
[i] https://ec.europa.eu/transparency/documents-register/detail?ref=COM(2021)264&lang=en