İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Rekabet Hukukunda Yeni Ufuklar: Fikirler İçin Pazaryeri

Yazar Armanç Canbeyli
10 Eylül 2025
  • Rekabet Hukuku
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

(Dilerseniz bu yazıyı aşağıda podcast formatında dinleyebilirsiniz.)

Rekabet hukukunun en belirgin özelliklerinden biri de ait olduğu dönemin koşullarına ve gelişmelerine adaptasyon gücüdür. Hukuk ve iktisadın kesişim noktasında bulunan ve serbest piyasa ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından kritik olan bu disiplinin sahip olduğu adaptasyon kabiliyeti, diğer hukuk disiplinlerinde görmeye alıştığımızın çok ötesinde.

Uygulamacı kurumların peşine düştüğü zarar teorilerinin hukuki temelleri büyük ölçüde aynı kalsa bile bunların piyasalardaki görünümleri yıllar içinde çeşitlilik gösterebiliyor. Örneğin 1800’lerin sonlarında rekabet hukukunun en büyük sorunu demiryolu, petrol ve çelik gibi kritik altyapı sektörlerinde oluşan tröstlerle mücadele etmekken, aynı görevi 1900’lerin sonunda üstlenen uygulamacıların “dot-com bubble” fenomeni sonrasında ortaya çıkan yeni piyasa dinamiklerini anlamaları ve zarar teorilerini buna göre uyarlamaları gerekiyordu. Benzer şekilde, Ohiao senatörü John Sherman’ın kendi adıyla anılan rekabet yasalarını kaleme alırken aklındaki zarar teorileri ile Lina Khan’ın FTC’de takip ettiği uygulama ajandası arasında önemli farklılıklar var.

Elbette, bu farklılıklar rekabet hukukunun kendisinden değil, uygulandığı oyun alanındaki değişikliklerden kaynaklanıyor. Serbest piyasa ekonomisini korumak ve tüketici refahını sağlamak güdüsüyle ortaya çıkan rekabet hukuku, teknolojideki gelişmeler ve bunların toplumsal hayat üzerindeki etkisi ile uygulama alanını geliştirmiş ve korumak istediği değerlerdeki değişimlere uygun şekilde adapte olmuştur. Bu nedenle rekabet hukuku içtihatları, ait oldukları dönemlerde toplumsal refah için en önemli olan ürün veya hizmet piyasalarının hangileri olduğuna ilişkin gösterge niteliği taşır. Sanayileşmenin ilk yıllarına baktığımızda, refahın petrol veya çelik gibi ağır üretim piyasaları ekseninde şekillendiğini görüyoruz. Tüketim çağının gelmesi ise gerek teşebbüslerin gerekse rekabet otoritelerinin ilgisinin hızlı tüketim ürünleri ve perakende piyasasına kaymasına neden olmuştu. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağının yükselen değerleri ise iletişim, ifade özgürlüğü ve fikirlerin serbest dolaşımı olarak karşımıza çıkıyor.

Geçmiş dönemlerde refah getiren kaynakların korumak için devreye giren rekabet hukuku, günümüzün en kıymetli varlıklarından olan fikirleri ifade etme kabiliyetinin de rekabetçi bir zemine taşınması konusuna göz kırpıyor. En tecrübeli rekabet hukukçuları için bile yeni ve geleneksel-ötesi bir uygulama alanı olan “fikirler” ve “fikirlere yönelik pazaryeri” konsepti, yakın zamanda ABD Adalet Bakanlığının bir kararına konu oldu. Rekabet hukukunun ne denli esnek ve etkili bir uygulama alanı olduğunu bizlere yeniden hatırlatan bu gelişmeyi sizler için değerlendirdik.

Ne oldu?

11 Temmuz 2025 tarihinde, ABD Adalet Bakanlığı (Department of Justice, “DoJ”), Children’s Health Defense et al. v. Washington Post et al. davası hakkında, Columbia Bölgesi ABD Bölge Mahkemesine görüşlerini iletti.

Söz konusu dava, özellikle COVID-19 pandemisi döneminde bağımsız haber kaynaklarının ve alternatif görüşlerin büyük medya kuruluşları ve teknoloji devleri tarafından sistematik olarak susturulduğu ve ortadan kaldırıldığı iddiasına dayanıyor. Bu iddialar, sadece ifade özgürlüğü açısından değil, aynı zamanda rekabet hukuku ve medyadaki yoğunlaşma yönünden de oldukça kritik bir tartışmanın merkezinde konumlanıyor.

Davayı açan taraflar arasında en çok dikkat çeken kuruluş, aşı karşıtı görüşleriyle tanınan “Children’s Health Defense” adlı organizasyon. Bunun yanı sıra davacılar arasında pandemi döneminde sosyal medya platformlarından ve video paylaşım sitelerinden içerikleri kaldırılan ya da hesapları kapatılan pek çok birey ve küçük medya kuruluşu da bulunuyor. Davacılar, Washington Post, BBC, Associated Press (AP) ve Reuters gibi önde gelen medya kuruluşlarının aralarında iş birliği yaparak dijital platformlar üzerinde kontrol sahibi olduklarını ve alternatif sesleri sistematik olarak sansürlediklerini öne sürüyor. Özetle, dava kapsamında büyük medya kuruluşlarının hem kendi pazar güçlerini hem de teknoloji devleriyle olan ilişkilerini kullanarak bağımsız bilgi kaynaklarını rekabet dışı bırakmaya çalıştıkları iddia ediliyor.

Bir konsept olarak fikirler için pazaryeri (Marketplace of Ideas)

“Marketplace of ideas” (Türkçesiyle “fikirler için pazaryeri” ya da “düşünce pazarı”), özellikle ifade özgürlüğü ve demokrasi bağlamında kullanılan, fikirlerin serbestçe rekabet etmesine dayanan bir kavram.

Bu kavram, temel olarak toplumda çeşitli fikirlerin özgürce ifade edilmesine izin verildiğinde doğru, rasyonel ve faydalı olan fikirlerin zamanla öne çıkıp yanlış ya da zararlı olanların ise toplum tarafından eleneceği varsayımına dayanıyor. Bu düşünce, serbest piyasa ekonomisi ile ifade özgürlüğü arasında analojik bir bağ kuruyor. Şöyle ki, bu analoji, serbest bir ekonomik pazarda en kaliteli ürünün rekabetle öne çıktığı gibi, aynı şekilde fikirlerin de özgür rekabet ortamında test edileceği ve toplumun zihninde en değerli olanların ayakta kalacağına ilişkin bir temele dayanıyor.

“Marketplace of ideas” kavramı ilk kez 20. yüzyılda ABD Yüksek Mahkemesi yargıcı Oliver Wendell Holmes tarafından 1919 tarihli Abrams v. United States davasındaki karşı oy yazısında kullanılmıştır. Holmes, burada şu meşhur görüşü savunmuştur: “En iyi fikirlerin ortaya çıkmasının en sağlıklı yolu, onları serbest rekabet ortamına bırakmaktır.”

Bu görüş aslında John Stuart Mill’in “On Liberty” (1859) adlı eseriyle temellendirilmiş, modern liberal demokrasilerin ifade özgürlüğü anlayışında temel bir yer edinmiştir. ABD’deki First Amendment hareketi kapsamında fikirlerin serbestçe ifade edilmesi anayasal bir hak olarak kabul edilmiştir. “Marketplace of ideas” terimi, özellikle kamunun veya özel sektörün ifade özgürlüğüne müdahale ettiği durumlarda, bu müdahalelerin fikirlerin serbestçe rekabet etmesine engel olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor.

Her fikrin eşit şartlarda yarışamayacağı; medya gücü, algoritmalar, ekonomik kaynaklar gibi unsurlar bazı fikirleri yapay olarak öne çıkarabileceği gibi endişelerle “marketplace of ideas” kavramı zamanla eleştirilere hedef olmuştur. Özellikle son yıllarda bu kavram, büyük teknoloji platformlarının içerik kaldırmaları, dezenformasyonla mücadele ve medya tekelleşmesi gibi konular ekseninde yeniden tartışmaya açılmıştır.

Dijital çağda fikirlerin rekabetinin, ekonomik güce ve platform kontrolüne fazlasıyla bağlı duruma gelmesiyle beraber yanlış bilgilerin (örneğin dezenformasyon) kısa vadede daha hızlı yayılabileceği; “piyasa”nın kendi kendine her zaman doğruyu seçmeyebileceği endişesi ön plana çıkıyor. 

Bu nedenle günümüzde bazı hukukçular ve sosyal teorisyenler, bu kavramı “ideal bir model” olarak tanımlamakla beraber pratikte eşit fikir rekabeti için daha fazla düzenleme gerektiğini savunuyor.

DoJ ise 11 Temmuz 2025’teki “Children’s Health Defense v. Washington Post” davasında sunduğu beyanında “marketplace of ideas” kavramını, antitröst hukuku bağlamında ele alıyor. Bakanlık, medya devlerinin birlikte hareket ederek bazı fikirleri sistematik biçimde dışlamasını, bu pazardaki rekabetin bozulması olarak tanımlarken; “fikirlerin rekabet ettiği bu pazar da tıpkı ekonomik piyasalar gibi antitröst korumasına tabidir” ifadelerini kullanıyor. Bu yaklaşım, geleneksel anti-tröst hukukunun sınırlarını genişleten ve dijital çağın sorunlarına uyarlayan bir açılım olarak karşımıza çıkıyor.

DoJ bu konuda ne diyor?

  • DoJ, bu davaya taraf değil; yani doğrudan davacı ya da davalı konumunda bulunmuyor. Ancak DoJ, kamu yararını ilgilendiren davalarda “Statement of Interest” adı verilen bir mekanizmayla mahkemeye görüş bildirebiliyor. Bu kapsamda DoJ, 11 Temmuz 2025’te sunduğu bu beyanla birlikte, temelde “anti-tröst yasaları sadece ekonomik rekabeti değil, fikirlerin ve haberlerin serbestçe dolaşımını sağlayan bilgi rekabetini de korur” mesajını veriyor.
  • DoJ bu açıklamayla birlikte, medya ve bilgi alanında oluşabilecek tekelleşmenin, yalnızca piyasadaki fiyat ve ürün seçeneklerini değil, demokratik toplum düzeninin temelini oluşturan bilgiye erişimi ve ifade özgürlüğünü de tehdit ettiğini vurguluyor. DoJ Antitröst Birimi Başkanı Abigail Slater, yaptığı açıklamada bu davanın sadece medya sektörüyle ilgili olmadığını, aynı zamanda “fikri rekabetin” yani alternatif görüşlerin var olabilmesinin hukuken korunması gerektiğini belirtiyor. “Şirketler, ellerindeki pazar gücünü kullanarak bağımsız sesleri susturmak ve geleneksel medyayı korumak için iş birliği yaptığında, bu durum sadece rekabeti değil, halkın bilgiye ulaşma hakkını da tehdit eder” ifadelerini kullanan Slater, DoJ’in bu görüşle birlikte, özellikle dijital çağda medya ve platform ilişkilerinin denetlenmesi gerektiğini ve antitröst yasalarının günümüz bilgi ekonomisine uyarlanarak daha kapsamlı bir şekilde uygulanacağını belirtiyor.
  • 2025 yılı boyunca DoJ, farklı sektörlerde birçok görüş ve amicus curiae brief dosyası sundu. Ancak “Children’s Health Defense v. Washington Post” davası, doğrudan bilgi akışı ve ifade özgürlüğüyle ilgili olması bakımından diğerlerinden ayrılıyor. DoJ’in bu davaya dahil olması, bilgi çağında antitröst hukukunun sadece fiyat ve pazar değil, fikir rekabetini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiği yönünde önemli bir işaret olarak görülmelidir.

Çıkarımlar

Bu kapsamda, sadece ABD hukuk sistemi için değil, dünya genelinde dijital medya ve ifade özgürlüğü alanlarında faaliyet gösteren hukukçular ve politika yapıcılar için de önemli bir örnek teşkil eden bu dava, dijital çağda büyük medya ve teknoloji şirketlerinin artan etkisiyle alternatif seslerin ve bağımsız gazeteciliğin varlığının tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor. Dolayısıyla, ifade özgürlüğü ile rekabet hukuku arasında sağlam bir bağ kurulması ihtiyacı giderek güçleniyor. Türkiye bağlamında da bu tartışma büyük önem taşıyor; sosyal medya düzenlemeleri, içerik kaldırma talepleri ve haber sitelerinin lisanslanması gibi alanlarda, ifade özgürlüğünün korunması ile dijital ortamda tekelleşmenin önlenmesi arasındaki hassas dengenin gözetilmesi kritik bir gereklilik olarak öne çıkıyor.

Teknolojik gelişmeler, ekonomi, ticaret ve toplumsal yaşam üzerinde derin etkiler yaratıyor. İnovasyon sayesinde fikirlerin uygulamaya dönüşme süreci hızlanırken daha uygulamaya geçmeden önce dahi fikirler arasında rekabetçi bir piyasa oluşabiliyor. İfade özgürlüğü ve düşüncelerin özgürce tartışıldığı platformlar, adeta bir pazar yeri işlevi görürken bu pazarın toplumsal fayda üretebilmesi için rekabetçi bir yapıya sahip olması zorunlu hale geliyor. Ekonomik ve sosyal hayatın dönüşümü, rekabet hukukunun kapsamını da genişletiyor; yüzlerce yıllık deneyime sahip rekabet otoriteleri, değişen koşullara uyum sağlayarak artık fikirler arasındaki rekabetin korunmasında da aktif rol üstleniyor. Böylece, tüketici refahını gözeten rekabet hukuku, klasik piyasa tanımlarını aşarak dijital çağın yeni dinamiklerine cevap veriyor. Bu gelişmelerin ifade özgürlüğü ve rekabetçi fikir ortamına katkıları zamanla daha net ortaya çıkacak olsa da bugün açık olan gerçek, rekabet hukukunun her daim değişen koşullara karşı esnek ve proaktif bir yapıda olduğudur.

Kaynaklar

  1. Statement of Interest of the United States: Children’s Health Defense, et al v. WP Company, LLC D/B/A, et al.
  2. DOJ: Undermining “Viewpoint Competition” Constitutes Antitrust Injury – Mogin Law LLP
  3. Emerging Antitrust Implications for “Fact Checking” Content | Perkins Coie
  4. What Is the Marketplace of Ideas?

* Sıla Odabaşı’na çalışmaya sunduğu katkılardan ötürü teşekkür ederiz.

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
ABD, Adalet Bakanlığı, Competition, department of justice, DoJ, fikir, Marketplace, marketplace of ideas, pazaryeri, rakip, rekabet, Rekabet Hukuku
Armanç Canbeyli

Armanç Canbeyli

Armanç Canbeyli rekabet hukuku, birleşme ve devralmalar ile uyum programlarının hazırlanması ve uygulanması konularında müvekkillere danışmanlık sunmakta ve söz konusu müvekkilleri ilgili otoriteler nezdinde temsil etmektedir. Armanç, aralarında perakende enerji, sigorta, otomotiv hızlı tüketim malları, telekomünikasyon, üretim, çimento ve sağlık sektörlerinin de yer aldığı geniş bir endüstri yelpazesinde bilgi birikimi ile ön plana çıkmaktadır. Rekabet hukuku uzmanlığıyla Armanç, Türk ve uluslararası firmaları Rekabet Kurumu ve diğer düzenleyici kurumlar ile resmi otoriteler nezdinde temsil etmektedir.

Bütün makaleler Tam biyografi

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku

Şimdi Reklamlar: Rekabet Kurumu Çevrim içi Reklamcılık Sektör İncelemesi Ön Raporu’nu Yayımladı

Yazar Zeynep Şengören Özcan and Ramiz Arslan
  • Rekabet Hukuku

Rekabet Hukuku Topluluk Davası Direktifinde Kendine Yer Buldu Mu?

Yazar Gökçe Çetinkaya and Şahin Ardıyok
  • Rekabet Hukuku

Şahin Ardıyok, Sertaç Serter, ve Hazar Başar Bilgi Üniversitesi’nin düzenlediği Rekabet Hukuku Seminer Programı’nda Danıştay’ın Henkel Kararını Ele Alacak

Yazar Rekabet regulasyon

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları