İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

GEREKÇESİ BAKIMINDAN ÖRNEK BİR KARAR IŞIĞINDA, BÖLGE İDARE MAHKEMESİNİN ESASA İLİŞKİN HUKUKA AYKIRILIKLARI BİZZAT ÇÖZÜME KAVUŞTURMASININ GEREKLİLİĞİ

Yazar Reşit Gürpınar
16 Eylül 2020
  • Regülasyonlar
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

İdari yargı sistemimiz, 521 sayılı Danıştay Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu süreçte genel olarak iki; özel olarak da tek dereceli iken, 3619 ve 3622 sayılı kanunlarla getirilen değişiklikler sonucu tamamen iki dereceli bir sisteme dönüştürülmüş, 6545 sayılı Kanun ile getirilen hükümlerle bölge idare mahkemeleri istinaf mahkemesine dönüştürülerek, en altta idare ve vergi mahkemeleri, onların üstünde uyuşmazlığın konusuna ve miktarına göre istinaf ve temyiz mercii şeklinde düzenlenmiştir.

İstinaf yoluyla temyiz yolunu kısaca açıklamaya çalışırsak, istinaf yolunda kanunda tahdidi olarak belirtilen durumlar dışında istinaf mahkemesi, incelediği alt mahkeme kararını sanki kendisi baştan yargılama yapıyor gibi uyuşmazlığı hem maddi hem de hukuki yönüyle inceleyip hüküm kurma durumundadır. Oysa temyiz yolunda, hukuka uygunluk denetimi yapılmakta, karar verme yetkisi kararı temyiz denetimine tabi olan alt yargı yerinde kalmaktadır.

Biz bu yazımızda, yukarıda kısaca bahsettiğimiz, istinaf mahkemesinin yeniden karar verilmek üzere alt mahkemeye gönderdiği tahdidi durumları, yakın tarihte karar verilen Ankara Bölge İdare Mahkemesi (“BİM”) 8. İdari Dava Dairesinin Trakya Cam kararı[1] bağlamında incelemeye çalışacağız. Bu arada kısaca aynı kararla, son günlerde hukuk adına umut veren, mahkeme kararlarının gerekçelerine ilişkin yaklaşımından da kısada olsa söz edeceğiz.

Asıl konumuza geçmeden önce, anılan kararın mahkeme kararlarının gerekçesi ile ilgili yaklaşımından söz edelim. Kararda, Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasına göre bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağının belirtildiği, kararın gerekçeli olmasının adil yargılanma hakkının parçası olduğu, kararın gerekçeli olmasının temel gerekliliklerinden birisinin tarafların esasa ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olan iddialarının karşılanması olduğuna açıkça yer verilmiştir. Devamla, bu hususun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Van De Hurk/Hollanda[2] kararında ve Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Kahraman Başvurusu[3] kararında da vurgulandığı belirtilmiştir.

Rekabet Kurumu ile birlikte diğer düzenleyici kurumlarla ilgili kararların istinaf mercii olan Ankara BİM 8. İdari Dava Dairesinin, adil yargılanma ilkesi açısından gerekçeye bu denli yer vermesi ve böylece Ankara İdare Mahkemelerine ışık tutması tarafımızdan oldukça olumlu ve takdire şayan bir yaklaşım olarak görülmektedir. Dileğimiz tüm mahkemelerin bu yaklaşım içerisinde olmasıdır.      

Asıl konumuza gelirsek istinaf yolu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (“İYUK”) 45. maddesinde düzenlenmiştir. 8 fıkradan oluşan maddenin konumuzla ilgili fıkraları 4. ve 5. fıkralarıdır. 4. fıkrada, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunu kabul ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve bu durumda bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceğine amirdir. Aynı fıkrada inceleme sırasında gerektiği takdirde, kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesinin istinabe olunabileceği, istinabe olunan mahkemenin de gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getireceği hükmü bulunmaktadır.

Anılan maddenin 5. fıkrasında ise bölge idare mahkemesinin, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hallerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği ve bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararlarının kesin olduğu hükme bağlanmıştır.

Kanun, ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulunmamasına ilişkin hallerde uygulanacak yöntemi belirlemiş, buna göre asıl olan ilgili idare ve vergi mahkemesi kararının kaldırılarak bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi gibi maddi olayı inceleyerek olayla ilgili kanun hükümlerine göre yeniden karar vermesidir. Bunun istisnaları bakımından ise, tahdidi olarak üç hal öngörülmüştür:

  1. İlk derece mahkemesinin ilk inceleme üzerine verdiği kararlar[4];
  2. Görevsiz ve yetkisiz mahkemece davaya bakılmış ve hüküm kurulmuş olan kararlar;
  3. Yine reddedilmiş[5] veya yasaklanmış hâkim tarafından veya onun bulunduğu heyetçe bakılan davada verilen kararlar.

Bu üç durumun gerçekleşmesi halinde bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden karar verilmek üzere ilgili mahkemeye geri gönderecektir. Bu hallerin dışında, kararın kaldırılması halinde geri gönderme olanaksız olup bölge idare mahkemesi kendi karar verecektir. 

Bu açıklamalarımızdan sonra, yazımıza ve irdelememize konu Trakya Cam kararını ve süreci kısaca özetlersek; Trakya Cam Sanayi A.Ş hakkında açılan soruşturma sonucunda Rekabet Kurulu kararıyla; 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddelerinin ihlal edildiğine, bu ihlal nedeniyle adı geçen teşebbüs hakkında idari para cezası verilmesine ve Trakya Cam’ın yaptığı ‘Sanayici Müşteri Satın Alma Sözleşmesi’ne Kurul kararıyla verilen muafiyetin geri alınmasına… karar verilmiştir. Bu kararın iptali dileğiyle Trakya Cam tarafından açılan dava sonucunda, Ankara 15. İdare Mahkemesi davanın reddi yolunda karar vermiştir[6]. Bu karar üzerine, Trakya Cam istinaf yoluna başvurmuştur. Anılan Ankara BİM 8. İdari Dava Dairesi, istinaf incelemesi sonucunda İdare Mahkemesinin ret kararında sadece idari para cezasına yönelik inceleme yaptığını; geri alınan muafiyet kararı yönünden ise ne bu konudaki mevzuat ne olaylar ve durumlar ile sebeplere yer vermediği ve kararını bu maddeler yönünden hiç gerekçelendirmediği değerlendirmesini yapmıştır. Bu değerlendirme sonucu, eksik incelemeye dayalı verildiği ileri sürülen bu husus nedeniyle kararın usul hükümlerine uygun olmadığını belirtmiştir. Bu belirlemeye dayanarak da, istinaf başvurusunun kabulüyle, anılan 15. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yukarıda açıkladığımız 45/5 maddesi uyarınca davanın esası hakkında yeniden karar verilmek üzere 15. İdare Mahkemesine İadesine karar vermiştir.

Olayımızda tartışılacak husus bakımından ise eksik inceleme ile verilen bir karar, usulü bir eksiklik şeklinde 5. fıkra kapsamında olan ve bu nedenle ilgili mahkemeye geri gönderilecek bir karar mı? Yoksa istinaf mahkemesinin geri göndermeksizin kendisinin karar vermesi gerekli bir karar mıdır?

Olayımızda olduğu gibi eksik inceleme sonucu verilen veya davacının bir kısım talepleri karşılanmaksızın verilen kararlar, yukarıda açıkladığımız 5. fıkra kapsamında; ilk inceleme kapsamına giren bir karar olmadığı gibi ne görevsiz ve yetkisiz mahkemece, ne de reddedilen ya da yasaklanmış olan hâkim veya heyetçe verilen karardır. Verilen kararda mahkeme görevli ve yetkili olduğu gibi, kararı veren hâkimler hakkında reddi hâkim talebi olmadığı gibi, yasaklanmış bir hâkim ve böyle bir hâkimin katıldığı heyetçe verilen bir karar da yoktur. İlk inceleme aşamasında bir eksiklik görülmediğinden dosya tekemmül ettirilmiş ve dosya hakkında esastan karar verilmiştir. Bütün bu nedenlerle eksik incelemeyle verilen kararlar kesinlikle 5. fıkra kapsamına girmeyen kararlardır. Bu kararlar, 4. fıkra kapsamına giren ve bu nedenle istinaf denetimine tabi tutulması gereken kararlardır[7]. İdare mahkemelerinde eksik incelenen veya hiç incelenmeyen konular, kararda yer verilmese de istinaf mahkemesinin, dosyadaki belge ve bilgilere göre ilk derece mahkemesi gibi inceleyerek karar vereceği kararlar kapsamındadır. 

Bu nedenle, kanımızca Ankara BİM 8. İdari Dava Dairesinin verdiği bu kararın isabetli olmadığı inancındayız. Dairenin, muafiyetin geri alınmasına ilişkin Rekabet Kurulu kararının eksik inceleme sonucu kararda yer almaması ve gerekçelendirmemesi bakımından 5. fıkra anlamında usulü bir eksiklik görerek karar verilmek üzere idare mahkemesine geri göndermek yerine esastan inceleyerek kendisinin karar vermesi gerekirdi. Şunu da belirtelim ki, karara BİM 8. İdari Dava Dairesinin kesin yazması bu kararın kesin olduğunu göstermemektedir. Dairenin bu hatalı kararından dolayı dosyanın bu aşamada Danıştay’ın önüne pekâlâ bu konudaki temyiz talebiyle götürülmesi mümkün olup Danıştay’ın da bu talebi incelemesi gerekir.


[1] Ankara BİM 8. İdari Dava Dairesinin 14.07.2020 gün ve E.2019/2889, K.2020/894 sayılı kararı.

[2] B. No:16034/90, T. 19.4.1993.

[3] B. No: 2014/2388,  T. 4.11.2014.

[4] İYUK 14. maddenin 3. fıkrasında yazılı yönlerden tespit edilen aykırılıklar nedeniyle 15. madde uyarınca verilen kararlar.

[5] Hakimin reddi talebinde bulunulup bu talep incelenmeden önce veya ret talebi kabul edildikten sonra reddedilen hakim tarafından karar verilmesi hali.

[6] Ankara 15. İdare Mahkemesinin 29.03.2019 gün ve E.2018/1159, K.2019/535 sayılı kararı.

[7] www.turgutcandan.com  Eksik İncelemeyle Verilen Kararlar Üzerine İstinaf İncelemesi Turgut Candan E. Danıştay Başsavcısı.

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
Reşit Gürpınar

Reşit Gürpınar

Reşit Gürpınar daha önce Danıştay Hakimliği, İdare Mahkemesi Başkanlığı, Rekabet Kurulu Üyeliği ve Rekabet Kurumu Başkan Vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Gürpınar, ağırlıklı olarak enerji, perakende, otomotiv, altyapı ve Kamu Özel Ortaklıkları, medya, spor, iletişim, teknoloji, ulaşım ve lojistik, sağlık, lüks tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren firmalara kamu politikaları ve yasal düzenlemeler, ticaret, DTÖ ve gümrük, çevre ve doğal kaynaklar, hukuki anlaşmazlıklar ve davalar ve birleşme ve devralma alanlarında danışmanlık vermektedir.

Bütün makaleler Tam biyografi

İLGILI MAKALELER

  • Regülasyonlar

Depreme Karşı Önlem ve Düzenlemelerde Örnek Ülke Uygulamaları

Yazar Eda Akın, Cansu Peker, and Naz Semercioglu
  • Regülasyonlar
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya

Çocuklarda Ekran Bağımlılığına Karşı Hukuki Mücadele: Zorunlu AFK*

Yazar Şahin Ardıyok and Büşra Nazlı Yaldır
  • Otomotiv
  • Regülasyonlar

Direksiyona kim geçmeli? Otonom Sürüş Mevzuatına İlişkin Dünyadaki Gelişmeler

Yazar Armanç Canbeyli

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları