2023 yılında Rekabet Kurulu (“Kurul”), Antep fıstığı fiyatlarındaki artışlara duyulan rahatsızlıklar sonucunda, Antep fıstığı alımı yapan bazı tatlı üreticilerinin alım fiyatlarını düşürmek amacıyla aralarında iletişim kurdukları; bu doğrultuda Antep fıstığı alımını sınırladıkları ve tedarikçileri boykot etmeye yönelik kararlar aldıkları yönündeki iddiaları inceleme altına aldı[1].
Önaraştırma kapsamında toplanan bilgi ve belgeler neticesinde Kurul, teşebbüslerin WhatsApp grupları üzerinden Antep fıstığı fiyatlarındaki artışlara karşı birlikte hareket etme amacıyla iletişim kurduklarına; bu çerçevede Antep fıstığı yerine alternatif hammaddelere yönelme, ithalatın teşviki ve ihracatın azaltılması gibi önerilerin dile getirildiğine ve boykotlara yönelik eylemlerin gündeme geldiğine işaret etti. Ancak Kurul, irade uyuşmasına yol açabilecek nitelikte bir birlikteliğin sağlanamadığı ve ilgili eylemlerin yalnızca bir tepki ve çözüm arayışı kapsamında kaldığı değerlendirmesiyle, dosyada soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi.
Biz de bu yazımızda, Kurul’un Antep fıstığı kararında (“Karar”) benimsediği yaklaşımı, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Rekabet Kanunu”) 4. maddesi çerçevesinde “amaç bakımından rekabet ihlali” perspektifiyle ele alacak; teşebbüsler arasında gerçekleşen koordinasyonun hukuki niteliğini ve “uygulamaya geçmemiş olması” gerekçesinin ihlal tespiti bakımından yeterli olup olmadığını tartışacağız.
Karar’ın Arka Planı
Dosya, bazı tatlı üreticilerinin Antep fıstığı alım fiyatlarını düşürmek amacıyla alım birlikteliğinde bulunmak suretiyleRekabet Kanunu’nu ihlal ettiği iddialarıyla resen başlatılıyor.Bu kapsamda Kurul 2023 yılında aldığı önaraştırma kararı kapsamında, İstanbul ve Gaziantep illerinde, Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği (“BAKTAD”) ve tatlı üretimi alanında faaliyet gösteren muhtelif teşebbüslerde yerinde incelemeler gerçekleştiriyor.
Söz konusu yerinde incelemeler neticesinde, özellikle baklava üreticilerinin, Antep fıstığı tedarikçilerini boykot etmek ve Antep fıstığı alım miktarlarını sınırlamak veya durdurmak suretiyle alım fiyatlarını aşağı çekmeye yönelik bir strateji geliştirmeye çalıştıkları yönünde çeşitli bulgulara ulaşıldığı belirtiliyor. Yazışmalarda, yalnızca fiyat artışına karşı duyulan memnuniyetsizlik değil, aynı zamanda fiili üretim kararlarının ortak şekilde yönlendirilmesi, kamuoyuna boykot çağrısı yapılması ve alternatif hammaddelere yönelme gibi somut aksiyon önerilerinin de yer aldığı gerekçeli kararda söyleniyor.
Süreçte en dikkat çekici unsurlardan biri, tatlı üreticilerinin dahil olduğu iki ayrı WhatsApp grubunda yapılan yazışmalarda ortaya çıkıyor. Kurul kararında yer alan bilgilere göre, BAKTAD üyelerinin bulunduğu “BAKTAD YÖNETİM KURULU” adlı grupta 42 kişi, daha geniş katılımlı “BAKLAVA VE TATLI ÜRETİCİLERİ BİLGİLENDİRME HATTI” adlı grupta ise 203 kişi yer alıyor. WhatApp yazışmalarında, özellikle Antep fıstıklı baklava üretiminin durdurulması, alımların sınırlandırılması ve kamuoyuna boykot çağrısı yapılması gibi aşağıda yer alan ifadeler yer alıyor:
“Sayın meslektaşlarım bunları yazmayla olamıyor bu işin mantıklısı bütün haber ajansları meyil ve telefonla arayıp gündem baklava olması lazım herkes fıstıklı baklavaya paydos elbirliği yapıp afişlerle boykot edelim bunun bekleme süreci yoktur.”
“Biz İzmirli tatlıcılar olarak, ortak karar ile tatlılara zam yapmak yerine yükselen fiyatlara karşı sesimizi yükselterek duruşumuzu gösterme kararı aldık.”
“İstanbul olarak ve diğer baklavacılara çağrı yaparak hafta arası işlerin düşük olduğu salı çarşamba perşembe günleri boykotumuzu devam ettirelim fıstıklı baklava üretmeyelim Tüm çeşitleri cevizli üretip tezgahımıza koyalım. Basını da yanımıza alarak tüm tezgahlarda çekim yaptıralım.”
“…ceviz 100 tl ilken fıstık 570 600 diyorlar Ramazan geliyor 700 diyecekler hemen bizde boykot yapalım cevizli ürünlere yöneleceğiz diyelim ve cevizli baklavayı tavsiye edelim tüm arkadaşlar…”
“Sizden ricam bu günlerde toplu mal almayın. Eğer içimizden biri bu günlerde toplu mal alırsa fiyat dahada yükselecektir.”
Ayrıca bazı yazışmalar, söz konusu çabaların sadece iç piyasaya yönelik stratejilerle sınırlı kalmadığını; aynı zamanda ithalatın serbest bırakılması ve ihracatın kısıtlanması gibi politikalara ilişkin taleplerin kamu kurumlarına organize biçimde iletildiğini de gösteriyor:
“Dernek olarak bu fıstık konusunda hep beraber yaptığımız basın toplantısı amacına ulaşmıştır. Bayağı ses getirmiştir. Bugün tarım bakanımızla görüşmemizde, (…) teklifinin, mümkün olmayacağını, Baklava sektörünün çok büyük sıkıntıya gireceğini, dükkan kapatanların, iflas edenlerin olacağını, sektörün ramazan ayında para kazanma umudunun zarara dönüşeceğini ısrarla belirtmemiz sonucunda, kısa süreli ithalat yapılması konusunda anlaştık.”
“Tarım bakanından talebimiz ithalat olacak. Yoksa sonuç alamayız zaten.”
Öte yandan Kurul, aynı WhatsApp gruplarındaki tarafların Antep fıstığı alımının boykot edilmesine yönelik beyanlarıyla çelişen, alım birlikteliğine ilişkin iddianın aksine işaret eden veya bu durumun sürdürülebilir olamadığını/olamayacağını gösteren ibarelere de rastlandığını belirtiyor. Bu çerçevede Kurul, önaraştırma sürecinde yalnızca teşebbüsler arasındaki iletişim içeriklerini değil, aynı zamanda bu iletişimin piyasadaki fiili davranışlara yansıyıp yansımadığını da değerlendirmek amacıyla, 2023 Ocak – 2024 Haziran dönemine ilişkin Antep fıstığı alım verilerini inceliyor.
İnceleme sonucunda, ilgili dönemde bazı teşebbüslerin Antep fıstığı alımına ara vermediği tespit ediliyor. Hatta BAKTAD’a üye tatlı üreticilerinin aralarında anlaşarak Antep fıstığı alımını boykot etme çabasına yönelik yazışmalar yer alsa da esas itibarıyla irade uyuşmasına yol açabilecek nitelikte bir birlikteliğin sağlanamadığı Karar’da belirtiliyor.
Yani Kurul, teşebbüslerin organize şekilde bu iletişimleri kurduklarını ve geleceğe dönük planlama içeren koordinasyonda bulunduklarını kabul ediyor. Öte yandan Kurul, teşebbüs yetkililerinin WhatsApp gruplarındaki ifadelerinin ancak piyasadaki gelişmeler karşısında çözüm önerilerini tartışmak ve temennilerini yansıtmak bakımından anlamlı olduğunu ve yalnızca bir çaba seviyesinde kaldığı değerlendiriyor.
Ayrıca ilgili Bakanlıkların ve kamu kurumlarının yetkilileri ile iletişime geçilmesi yönünde çalışmaların her yıl gündem olduğu, yapılan bu çalışmaların ise alım piyasasını etkilemek bakımından nihayete eremediğinin anlaşıldığı belirtiliyor. Tüm bu gerekçeler ışığında, soruşturma açılmaması yönünde karar veriliyor.

Amaç Bakımından Değerlendirme
Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, rekabeti sınırlama amacı taşıyan her türlü anlaşma, uyumlu eylem veya teşebbüs birliği kararı, sonuç doğurmasa dahi ihlal olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, rekabete aykırı somut bir sonuç doğmamış olsa bile, teşebbüslerin açık bir rekabet karşıtı amaç etrafında organize şekilde hareket etmesi ve bu yönde iletişim kurması, ihlal tespiti için yeterli görülebilecek niteliktedir.
Söz konusu mevzuata rağmen Karar, teşebbüslerin bir araya gelerek ortak hareket niyeti taşıyan çağrılarda bulunduklarını ortaya koymasına rağmen, “piyasa üzerinde uygulanabilir bir etki yaratmadığı” gerekçesiyle soruşturma açılmaması yönünde alınan bir karar olarak karşımıza çıkıyor. Gerekçeli kararda yer alan bulgulara bakıldığında, kararın aslında amaç bakımından ihlal teorisinden ziyade tarafların bu yönde iradelerinin uyuşmadığının belirtilmesi kanaatimizce daha isabetli olurdu. Çünkü, Rekabet Kurulu’nun amaç yönünden ihlale dayalı birçok dosyasında, savunan tarafın bu önaraştırmada olduğu gibi piyasa üzerinde bir etkinin ortaya çıkmadığı savunmasını ekseriyetle kabul etmediğini görüyoruz. Bu nedenle “piyasa üzerinde uygulanabilir bir etki yaratmadığı” gerekçesi ile amaç yönünden ihlal gerçekleşmemiştir değerlendirmesi, geçmiş tarihli birçok karar ile tezat oluşturma potansiyeli taşıyor.
[1] Rekabet Kurulu’nun 15.08.2024 ve 24-33/768-321 sayılı kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=93c3d3b3-808d-438f-9253-e05fae5c3871, Son erişim tarihi: 01.05.2025.