İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Uzlaşma Müessesesi Türk Rekabet Hukukunda Yerini Alıyor: Rekabet Kurumunun Uzlaşma Yönetmeliği Resmî Gazetede Yayımlandı

Yazar Gökçe Çetinkaya
16 Temmuz 2021
  • Rekabet Hukuku
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

Geçtiğimiz yıl Haziran ayında Rekabet Kanunu’nda yapılan önemli değişikliklerden biri de tıpkı ceza hukuku, vergi hukuku gibi pek çok hukuk alanında alternatif uyuşmazlık çözümü olarak ortaya çıkan uzlaşma müessesesinin Türk rekabet hukukunda da yerini almasına yönelik düzenleme idi. Kanun’un 43. maddesine eklenen fıkra ile soruşturmaya başlanmasından sonra Rekabet Kurulu’nun ilgililerin talebi üzerine veya resen uzlaşma sürecini başlatabileceği düzenlenmişti. Uygulama esaslarının ise çıkartılacak ikincil mevzuat ile belirleneceği belirtilmişti.

Nitekim ikincil mevzuat yokluğunda ortaya çıkan hukuki belirsizliklerin giderilmesine yönelik ilk adım olan Uzlaşma Yönetmelik Taslağı[1] 19 Mart 2021 tarihinde Rekabet Kurumunun resmi internet sitesinde yayımlanarak 19 Nisan’a kadar kamuoyunun görüşüne açılmıştı. Alınan kamuoyu görüşleri sonrasında nihai hale getirilen Uzlaşma Yönetmeliği 15.07.2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi[2].

Uzlaşma Yönetmeliği’nin kapsamı

Uzlaşma Yönetmeliği kapsam itibariyle soruşturma tarafı olan teşebbüslerin veya teşebbüs birliklerinin, Kuruma uzlaşma talebi ile başvurabileceği veya Kurul’un tarafları resen uzlaşma görüşmelerine davet edebileceğini düzenliyor.

Uzlaşma sürecini başlatmak üzere hazırlanan uzlaşma talepleri Kurul tarafından usul ekonomisi çerçevesinde doğacak faydalar ile ihlalin varlığı ve kapsamı dikkate alınarak değerlendirilecek. Bu doğrultuda, Kurul’un takdir yetkisini kullanırken dikkate alacağı hususlar Uzlaşma Yönetmeliği’nin 4. maddesinde şu şekilde belirleniyor:

  • Soruşturma taraflarının sayısı,
  • Soruşturma taraflarının önemli bir kısmının uzlaşmaya başvurup başvurmadığı,
  • İhlalin kapsamı ile delillerin niteliği,
  • Soruşturma taraflarıyla ihlalin varlığına ve kapsamına ilişkin ortak bir kanaate ulaşmanın mümkün olup olmadığı.

Ayrıca, Kurul’un, ihlalin varlığı ile kapsamını kabul eden soruşturma tarafları ile Soruşturma Raporu’nun tebliğine kadar uzlaşabileceği de Uzlaşma Yönetmeliği’nde belirtiliyor.

Uzlaşma Yönetmeliği’nde Kurul’un, bazı durumların varlığında tarafların tamamı veya bir kısmı için uzlaşma sürecini sona erdirebileceği düzenleniyor. Bu durumlarda Kurul’un, uzlaşma nihai kararı verilene kadar süreci sonlandırabileceği ifade ediliyor. Şartlar ise şu şekilde sayılıyor: (i) yürütülmekte olan uzlaşma sürecinden beklenen usuli faydaların sağlanamayacağının veya soruşturma taraflarıyla ihlalin varlığına ve kapsamına ilişkin ortak bir kanaate ulaşmanın mümkün olmadığının anlaşılması, (ii) delillerin karartılması tehlikesinin bulunması veya (iii) gizlilik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi.

Uzlaşma Yönetmeliği, Taslak Yönetmelikle büyük ölçüde benzerlik gösterse de önemli farklılardan biri indirim oranlarının belirlenmesinde ortaya çıkıyor. Taslak Yönetmelik’te yer alan azami indirim oranı olan %25’in yanında Uzlaşma Yönetmeliği ile mehaz AB hukukundaki (773/2004 sayılı Komisyon Tüzüğü, Uzlaşma Sürecine İlişkin Komisyon Tebliği) yaklaşıma paralel olarak uzlaşmaya varan teşebbüslere asgari olarak ceza miktarının %10 oranında indirim uygulanacağı belirleniyor. Böylelikle, Kurul’un uzlaşma sonucunda belirlenecek idari para cezaları için %10’dan %25’e kadar indirim uygulayabileceği ifade ediliyor.

Uzlaşma süreci nasıl ilerleyecek?

Soruşturma açıldıktan sonra uzlaşma yoluna gitmek isteyen teşebbüsler için atılacak ilk adım Soruşturma Raporu’nun tebliğine kadar Kuruma yazılı olarak uzlaşma talebinde bulunmak oluyor. Talep üzerine Kurul, (i) talebi reddetme, (i) kabul etme veya (iii) varsa diğer tarafları da uzlaşmaya davet etme kararlarından birini alabiliyor. Bu değerlendirmeyi yaparken ise yukarıda belirttiğimiz kapsamda soruşturma tarafı ve ihlale ilişkin bir takım kriterleri dikkate alıyor. Tarafların uzlaşma talebinde bulundukları aşamada, isnat edilen ihlalin niteliğinin ve kapsamının ortaya konulması için daha detaylı araştırmaya ihtiyaç duyulması halinde Kurul’un vereceği kararı erteleyebileceği düzenleniyor.

Uzlaşma sürecinin Kurul tarafından resen başlatılması durumunda ise soruşturma taraflarına cevaplarını yazılı olarak Kurul’a bildirmeleri için on beş günlük bir süre tanınıyor. Bu sürenin kesin olup süre geçtikten sonra yapılan bildirimlerin dikkate alınmayacağı belirtiliyor.

Uzlaşma sürecinin başlamasıyla birlikte Taslak Yönetmelik’te de belirtildiği üzere, bu görüşmelerin tutanak altına alınacağına yönelik hüküm Uzlaşma Yönetmeliği’nde de yer alıyor. Bununla birlikte bu tutanakların Uzlaşma Yönetmeliği’nde Kurum içi yazışma olarak değerlendirilmesi Taslak Yönetmelik’ten farklı bir nokta olarak dikkat çekiyor.

Kurul’un uzlaşma görüşmelerinin tamamlanmasını takiben sürece ilişkin vereceği ara karar Uzlaşma Yönetmeliği’nin 7. maddesinde yer alıyor. Genel itibarıyla uzlaşma nihai kararının bir taslağı gibi düşünülebilecek olan bu ara kararda şu hususlara yer verileceği belirtiliyor:

  • İsnat edilen ihlalin niteliği, kapsamı,
  • hesaplanan azami idari para cezası oranı,
  • uzlaşma sonucunda uygulanacak indirim oranı,
  • aktif işbirliği kapsamında uygulanabilecek indirim oranları,
  • verilecek azami ceza oranları,
  • uzlaşma metninin Kuruma gönderilmesi için verilecek on beş günü aşmayacak kesin süre ve
  • uzlaşma metninin süresi içinde gönderilmemesi halinde Kurul’un ara kararda yer verilen hususlarla bağlı olmayacağı.

Taslak Uzlaşma Yönetmeliği’nde yer alan “ihlal” ifadesi yerini Uzlaşma Yönetmeliği’nde soruşturma sürecinin gerekliliklerine daha uygun bir şekilde “isnat edilen ihlal” ifadesine bırakıyor. Öte yandan, isnat edilen ihlalin niteliği ve kapsamına ara kararda yer verileceği düzenlenirken taslak metinde yer alan isnat edilen ihlalin süresine yönelik ifade Uzlaşma Yönetmeliği’nde yer almıyor.

Uzlaşma kapsamında verilecek ceza ve indirim oranları

Uzlaşma Yönetmeliği’nde indirim oranının;

  • uzlaşma nihai kararından bir önceki mali yılsonunda oluşan veya
  • bunun hesaplanması mümkün olmazsa uzlaşma nihai kararı tarihine en yakın mali yılsonunda oluşan

ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onunu aşması halinde bu oranı aşan para cezaları, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna indirilerek uygulanacağı belirleniyor.

Burada üzerinde durmakta fayda var ki, Aktif İşbirliği Yönetmeliği kapsamında pişmanlık başvurusunda bulunulması uzlaşma başvurusuna engel teşkil etmiyor. 

Uzlaşma metni

Uzlaşma ara kararında bildirilen hususları kabul eden şirketlerin, Kurul tarafından verilecek süre içerisinde uzlaşma metinlerini sunmaları bekleniyor. Uzlaşma Yönetmeliği, Taslak Yönetmelik’ten farklı olarak uzlaşma metninin (i) süresini, (ii) sonuçlarını ve (iii) ihlalden doğan sorumluluğu kabul ettiğine dair açık beyanı içermesi gerekliliği kaldırarak uzlaşma taraflarının ihlalin varlığını ve kapsamını kabul ettiklerine dair açık beyanlarını içermesi gerektiğini düzenliyor.

Aynı zamanda, Uzlaşma Yönetmeliği sunulan uzlaşma metninde eksikliklerin bulunması halinde bir defaya mahsus olmak üzere aksaklıkların giderilmesi için uzlaşma taraflarına yedi gün süre tanınıyor. Hatırlanacağı üzere, 1.02.2021 tarihinde Rekabet Kurulu tarafından kabul edilen Taahhüt Tebliği’nde söz konusu revizyon imkanı Kurul’un takdir yetkisine bırakılmış ve herhangi bir süre öngörülmemişti. Kurul, bu imkânı tanımadan da taahhüt sürecinin sonlandırılmasına karar verebilirken uzlaşma sürecinde yedi günlük sürenin tanınma gerekliliği Uzlaşma Yönetmeliği’nde açıkça düzenleniyor.

Sürecin uzlaşma ile sonuçlanmaması

Sürecin uzlaşma ile sonuçlanmadığı haller; (i) uzlaşma tarafının uzlaşma metnini süresi içinde göndermemesi, (ii) gönderilen uzlaşma metninde bulunan eksikliklerin süresi içinde giderilmemesi,(iii) Kurulun Uzlaşma Yönetmeliği’nin 4. maddesi kapsamında uzlaşma sürecinin sona erdirilmesine karar vermesi veya (iv) uzlaşma tarafının 6. maddenin ikinci fıkrası doğrultusunda uzlaşma sürecinden çekilmesi olarak düzenleniyor.

Bununla birlikte Uzlaşma Yönetmeliği’nde, Kurul’un uzlaşma sürecini sona erdirilmesine veya uzlaşma talebinin reddedilmesine ilişkin olarak aldığı kararın gerekçesinin nihai kararda yer alacağı ifade ediliyor.

Ayrıca, sürecin uzlaşma ile sonuçlanmaması, Kurul’un gönderdiği uzlaşma davetinin kabul edilmemesi veya süresi içerisinde bu davete cevap verilmemesi hallerinde tekrar uzlaşma talebinde bulunulamayacağı düzenleniyor.

Tüm bu hususlar çerçevesinde belirtmek isteriz ki, mehaz AB uygulamasında uzun yıllardır kullanılan uzlaşma mekanizmasının ülkemiz uygulama rejimine de dâhil edilmesini rekabet hukuku anlamında önemli bir gelişme olarak görüyoruz. Taslak Yönetmelik’ten farklı olarak Uzlaşma Yönetmeliği’nin mehaz uygulamaya biraz daha yakınlaştırıldığını ve doğrultuda da sistemden beklenen faydanın artırıldığı kanaatindeyiz.


[1] Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik Taslağı.

[2] Nihai metin 24.06.2021 tarihinde Rekabet Kurulu tarafından kabul edildi.

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
ikincil mevzuat, Rekabet Kurulu, Rekabet Kurumu, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, settlement, Settlement Regulation, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik, Uzlaşma, uzlaşma görüşmeleri, uzlaşma mekanizması
Gökçe Çetinkaya

Gökçe Çetinkaya

Gökçe Çetinkaya mainly focuses on competition law and regulatory policy impacting the computer and communication technology industries. Gökçe Çetinkaya advises clients for all aspects of competition law including but not limited to multijurisdictional merger control analysis, negative exemption/individual exemption analysis, preparation and execution of compliance programs, preparation of written and oral defenses of Turkish and multinational companies in competition investigations.

Bütün makaleler Tam biyografi

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku
  • Usul Kuralları ve Cezalar

Rekabet Kurulu Kararları Kamu Denetçiliği Önüne Götürülebilir Mi?

Yazar Reşit Gürpınar
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Rekabet Hukuku

Rekabet Hukukunda Yapılan Değişiklikten Sonra Muafiyet Başvurusu Özel Hukuk Mahkemelerine Yapılabilir Mi?

  • Rekabet Hukuku

Rekabet hukukunda Covid-19 etkisi BASEAK CORE Papers serisinin dördüncü sayısında ele alınıyor!

Yazar Rekabet regulasyon

Balcıoğlu Selçuk Ardıyok Keki Avukatlık Ortaklığı

Balcıoğlu Selçuk Ardıyok Keki Avukatlık Ortaklığı (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • Enerji
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Yerinde İncelemeler

© 2023 Dentons

  • © BASEAK 2023
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları