İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Rekabet Hukuku İhlallerinden Zarar Gören Geniş Tüketici Kitlelerinin Yüzü Gülecek Mi?

Yazar Şahin Ardıyok and Armanç Canbeyli
04 Ocak 2023
  • Rekabet Hukuku
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

Şahin Ardıyok & Armanç Canbeyli & İrem Eroğlu

Rekabet hukuku ihlallerinden doğan tazminat davaları, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Tazminat davalarına ilişkin etkin bir sistem kurulması, zararların karşılanması için olduğu kadar rekabet kurallarının uygulanması ve caydırıcılık sağlanması açısından da önem taşıyor. Avrupa Birliği’nde 2014 yılında “Rekabet İhlallerinden Doğan Tazminat Davalarına İlişkin 2014/104 Sayılı AB Yönergesi”[1] (“AB Tazminat Yönergesi”) kabul edilerek konuya ilişkin bir hukuki düzenleme getirmek ve tartışmalara son vermek için bir adım atılmıştı[2]. Ancak bu düzenlemenin amaca ne denli hizmet ettiği konusu soru işareti olarak kalmaya devam ediyor. Miguel Sousa Ferro işte tam da bu konuda AB Üye Devletleri, Birleşik Krallık ve Norveç özelinde bir araştırma yürüterek sonuçlarını paylaşmış[3]. Biz de Ferro’nun araştırmasında ulaştığı sonuçları sizler için derledik ve güncel gelişmeler ışığında ülkemizdeki son durumu değerlendirdik.

Mevcut Durum Nasıl?

Kuşkusuz AB Tazminat Yönergesi ile getirilen düzenlemeler, rekabet hukuku ihlallerinden zarar gören firmalar açısından gözle görülür bir fayda sağladı. Fakat tüketicilere yönelik gerçekleştirilen araştırma, aynı durumun geçerli olmadığını gözler önüne seriyor. Nitekim, Avrupa’da tüketiciler bugüne kadar uğradıkları, özellikle yüksek meblağlı zararların tazminini etkin biçimde sağlayamamış durumda. Yasama organlarının söz konusu meseleye bir çözüm bulmak için ulusal düzeyde veya AB düzeyinde herhangi bir çaba göstermemiş olması ise cabası. Hatta, AB’nin ilgili yasama organı, herhangi bir gerekçe göstermeksizin, rekabet ihlallerinden doğan tazminat davalarını, tüketicilerin haklarını iyileştirmek adına toplu davalara yönelik kabul edilen Toplu Tazminat Direktifi‘nin[4] kapsamı dışında tutarak beklentinin tam tersi yönünde bir adım attı. Böylece var olan tartışmalar daha da alevlenmiş oldu.

Avrupa’da tüketicilerin rekabet ihlalleri nedeniyle uğradıkları zararların tazmin edildiği çok az örnek bulunuyor. Bu kapsamda, tazminat süreçlerine ilişkin “opt-in” ve “opt-out” olmak üzere iki temel yöntem bulunduğunu görüyoruz. Zararların tazmini konusunda bu denli az başarı sağlanmış olmasına rağmen opt-in yöntemi konusunda devam eden ısrar ise oldukça şaşırtıcı. Zira yapılan araştırmalar ve doktrin uyarınca, yalnızca opt-out yönteminin etkili bir tazmin yöntemi olduğu ve opt-in yöntemiyle tazminat talep eden tüketicilerin en fazla %2,5’inin sonuç alabildiği açıkça görülüyor. Hâl böyleyken, tüketicilerin tazmin edilmesini sağlayabilecek alternatif yöntemlerin niçin gündeme gelmediği merak konusu.

Rekabet hukuku ihlallerinden kaynaklanan tazminat davaları bakımından bahsi geçen opt-in ve opt-out yöntemleri daha detaylı incelendiğinde; opt-in yönteminin, yasal işlemin sonucunun yalnızca davaya katılmaya açıkça karar vermiş bireyler için bağlayıcı olmasını ifade ettiği söylenebilecektir. Buna karşılık, opt-out yöntemine dayalı bir dava, kimliği belirsiz kişiler adına da açılabilmekte ve bir bireyin davanın yasal etkilerinden kaçınmak için zamanında opt-out ederek davaya katılmama yönünde aktif adımlar atması gerekmektedir.

Bu bağlamda, (2020’nin ikinci yarısı-2022’nin ikinci yarısı olmak üzere) son 2 yılda gerçekleşen en büyük gelişmeleri iki başlık altında incelememiz mümkün: (i) Opt-out yöntemine ve fon sağlayıcılara yatırımları için ücret ödenmesine izin veren Üye Devletlerde, tüketicilerin toplu tazminatın takibini sağlamasını kolaylaştırmak adına üçüncü taraf finansmanının yaygınlaştırılması ve (ii) İspanya’da nispeten yüksek meblağlı olan bireysel tüketici talepleri için bir dava modelinin geliştirilmesi.

İstatistikler Neyi Gösteriyor?

Yapılan araştırmanın sonuçlarının pek parlak olmadığını söylemek mümkün. Araştırmanın yapıldığı 2 yıllık süre içerisinde, toplamda 29 ülkede, tüketicilere yönelik rekabet hukuku ihlallerinden doğan tazminat davası sayısı yalnızca 27.  Dahası, Birleşik Krallık ve Portekiz’i hariç tutarsak, bu sayı 5’e düşüyor. Veriler, araştırma döneminden öncesine bakıldığında daha da şaşırtıcı bir hâl alıyor. Araştırmanın yoğunlaştığı dönem öncesinde, incelenen ülkelerin sadece beşinde, rekabet hukuku ihlallerinden doğan tazminatın talep edildiği toplu dava sayısı (5’i opt-in ve 7’si opt-out yönteme dayalı olmak üzere) 12 ile sınırlı.

Öte yandan, dikkat çekici olan bir diğer konu ise davaların başarı oranı. Bahsi geçen davalardan 6’sının halen derdest olduğu ve 4’ünün olumsuz sonuçlandığı görülmekte. Yine, Birleşik Krallık tarafından verilen bir kararda, opt-in yöntemine göre açılan bir dava sonucunda zarar gören tüketicilerin %0,007’sine tazminat ödenmesine hükmedilmiş. Fakat bu hükmün ne kadar başarılı sayılabileceği de tartışmalı. Araştırma konusu dönemde açılan davaların ise hepsi halihazırda derdest olmakla birlikte, yakın zamanda sadece bir dava (Ius Omnibus v ANT) sonuçlanmış. Bu davada, Portekiz’de bulunan bir teşebbüs birliği ile uzlaşmaya varılmış ve zarara uğrayan her tüketiciye tazminat ödenmesine karar verilmiş.

Genel Değerlendirmeler

Yukarıda belirtildiği üzere tüketicilerin tazminat taleplerinin çok az sayıda olmasının, dava sonucunda kazanılacak tazminatın, davanın getireceği ekonomik yüke kıyasla düşük olmasından, bir başka deyişle dava açmanın ekonomik açıdan makul olmamasından, ya da işlem maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklandığı söylenebilecektir. Söz konusu davaların, rekabet ihlalleri dolayısıyla tüketicilerin uğramış oldukları zararlara karşı etkili bir çözüm olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor. Özellikle opt-in yönteminin, tazminat davalarının tüketicinin uğradığı zararının tazmin edilmesi konusunda olumlu netice sağlayamadığı çok açık. Tüketicinin zararının, opt-in yöntemine başvurmayı ekonomik açıdan rasyonel kılacak kadar yüksek olduğu istisnai durumlarda bile, zarar gören tüketicilerin en fazla %1’i söz konusu davaları açma yoluna gidiyor. Bu da başvurulan yöntemin etkili ve başarılı olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Rekabet hukuku ihlalleri sonucunda tüketicilerin uğradıkları zararlara yönelik tazminat davalarının, yalnızca opt-out yöntemine ve üçüncü taraf finansmanına izin veren devletlerde kayda değer tazminatlarla sonuçlanabildiği ulaşılan sonuçlar arasında. Yürürlükteki mevzuat göz önünde bulundurulduğunda, bugün Avrupa’da rekabet ihlalleri nedeniyle tüketicilere verilen toplam zararın en iyi ihtimalle yüzde 6’sının tazmini için mahkemelerde dava açılabilmekte. Eldeki veriler ise bu oranın pratikte çok daha düşük olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Mevcut durumda yalnızca İngiliz, Bulgar, Hollandalı, Portekizli, Norveçli ve Slovenyalı tüketiciler kendilerini etkileyen rekabet ihlallerinin büyük kısmı için anlamlı miktarlarda tazminat alma imkanına sahip. Kaldı ki bu ülkelerde bile davalardaki başarı oranı, ilerleyen dönemlerde gerçekleşmesi umulan mevzuat ve içtihat değişikliklerine bağlı. Netice itibariyle, tüketicilerin rekabet hukuku çerçevesinde uğradıkları zararların tazmin edilmesi gibi önemli bir konuda, Avrupa’daki uygulamanın da oldukça yetersiz kaldığını söylemek mümkün. Bu konuda özellikle kanun koyuculara büyük bir görev düştüğü ve tüketicilerin korunabilmesi adına oldukça kapsamlı ve etkili bir mevzuat hazırlanması gerektiği kanaatindeyiz.

Türkiye’den Notlar

Avrupa’daki uygulamaları inceledikten sonra, bunların ülkemizdeki görünümlerine de kısaca değinmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunu yaptığımızdaysa, etkin bir tazminat sisteminin eksikliğinin ülkemizde de en az Avrupa kadar belirgin olduğunu görüyoruz. Rekabet hukukunun Türkiye’deki hikayesini incelediğimizde, çıkış noktasında Türkiye’nin AB üyelik süreci bulunduğunu ve bunun getirdiği gerekliliklerden biri olarak 90’lı yıllarda hız kazandığını görüyoruz. O yıllardan bu yıllara, ülkemizde gerek mevzuat gerekse uygulama trendleri açısından AB ile paralel bir seyir bulunuyor. Öte yandan, Avrupa rejimi açısından olumlu bir adım olan Tazminat Yönergesi’nin bir benzerinin henüz Türkiye’de bulunmadığını görüyoruz.

Ülkemizdeki yerleşik içtihat kapsamında, rekabet ihlallerinden dolayı tazminat davası açabilmek için yargısal olarak kesinleşmiş bir Rekabet Kurulu kararının bulunması gerekiyor. Bu durum ise sürecin uzamasına ve ağırlaşmasına neden oluyor. Ayrıca, tazminat miktarının hesaplanmasında yaşanan belirsizlikler de tarafları tazminat davalarından uzaklaştırıyor. Ülkemizde tazminat rejiminin gelişimini engelleyen bir diğer konu da ihtisaslaşmanın eksik olması. Rekabet hukuku alanında yoğunlaşan mahkemelerin eksikliğinde uygulamaya yön verecek içtihat örneklerinin henüz gelişmediğini görüyoruz. Benzer şekilde, eksikliği hissedilen diğer bir konu da toplu dava (class action) uygulamaları. Özellikle bireysel tüketicilerin rekabet ihlallerinden dolayı uğradığı zararları tazmin etmeleri için önemli olan bu yöntemin, hukuki ve pratik temellerinin Türkiye’de henüz gelişmediğini gözlemliyoruz. Kurumsal şirketler ile tüketiciler arasındaki bilgi ve kaynak asimetrisinin etkilerini de azaltan toplu davalar, rekabet ihlalleri açısından da caydırıcılık sağlıyor.

Bu kapsamda AB Tazminat Yönergesinin, ülkemiz açısından da iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Avrupa’da da henüz gelişim aşamasında olan bu uygulamaları erken dönemde iç hukuka yansıtmamız, hem hukuki belirsizliklerin yönetilmesi açısından faydalı olacak, hem de Türkiye’nin bu alandaki son gelişmeler karşısında hızlı şekilde gerekli reaksiyonları göstermesi için zemin oluşturacaktır.


[1] Directive 2014/104/EU of the European Parliament and of the Council of 26 November 2014 on certain rules governing actions for damages under national law for infringements of the competition law provisions of the Member States and of the European Union.

[2] See: Will Turkey Be Able To Catch Up With The Class-Action Related Developments In EU? – Antitrust, EU Competition – Turkey (mondaq.com). See also: Komşuda Pişen Bize de Düşer (Mi?): Rekabet İhlallerinden Kaynaklanan Tazminat Davalarına İlişkin AB Mevzuatına Uyum Sağlayan Ülkeler Arasına Arnavutluk da Katıldı – Rekabet ve Regülasyon (rekabetregulasyon.com).

[3] Miguel Sousa Ferro, “Consumer antitrust private enforcement in Europe”, 2022.

[4] Directive (EU) 2020/1828 of the European Parliament and of the Council of 25 November 2020 on representative actions for the protection of the collective interests of consumers and repealing Directive 2009/22/EC, OJ L 409, 4.12.2020, s. 1–27.

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
araştırma, mevzuat, opt-in, opt-out, tazminat, tüketici, zarar
Şahin Ardıyok

Şahin Ardıyok

Şahin Ardıyok büromuzda Regülasyon ve Rekabet Hukuku Grubu liderliğini yürütmektedir. Rekabet hukuku, regülasyonlar (ekonomik kamu hukuku), enerji hukuku, telekomünikasyon hukuku, kişisel verilerin korunması, kamu özel işbirliği (PPP) projeleri ve ithalatta haksız rekabet konuları ile ilgili büyük bilgi birikimi ve uygulama tecrübesi bulunmaktadır. Şahin Ardıyok büyük ulusal firmaları ve çokuluslu şirketleri, kamu kurumlarını ve sivil toplum örgütlerini pek çok Rekabet Kurulu soruşturması, birleşme/devralma bildirimleri, regülasyon projeleri, iptal davaları, anti-damping soruşturmaları ve PPP projelerinde temsil etmiş ve danışmanlık sunmuştur. 20 seneyi aşkın tecrübeye sahip olan Şahin Ardıyok, rekabet ve düzenlemeye tabi endüstrilere yönelik konferanslara ve sempozyumlara konuşmacı olarak katılmakta; rekabet hukuku ve regülasyonun yanı sıra hukuk ve ekonomi hakkında akademik çalışma yürütmektedir. Bu alanlara yönelik yayınlaşmış birçok kitabı ve makalesi bulunan Ardıyok, Bilkent Üniversitesinde “Ekonomik Regülasyon ve Hukuk” ile “Enerji Hukuku ve Politikası” derslerini vermektedir.

Bütün makaleler Tam biyografi

Armanç Canbeyli

Armanç Canbeyli

Armanç Canbeyli rekabet hukuku, birleşme ve devralmalar ile uyum programlarının hazırlanması ve uygulanması konularında müvekkillere danışmanlık sunmakta ve söz konusu müvekkilleri ilgili otoriteler nezdinde temsil etmektedir. Armanç, aralarında perakende enerji, sigorta, otomotiv hızlı tüketim malları, telekomünikasyon, üretim, çimento ve sağlık sektörlerinin de yer aldığı geniş bir endüstri yelpazesinde bilgi birikimi ile ön plana çıkmaktadır. Rekabet hukuku uzmanlığıyla Armanç, Türk ve uluslararası firmaları Rekabet Kurumu ve diğer düzenleyici kurumlar ile resmi otoriteler nezdinde temsil etmektedir.

Bütün makaleler Tam biyografi

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku

Rekabet Hukukunda Yeni Bir Soluk: Taahhüt ve Uzlaşma Uygulamalarını Tartışmaya Davetlisiniz

Yazar Armanç Canbeyli
  • Genel
  • Rekabet Hukuku

Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku Seminerlerinde Gerçekleşen “İlaç Sektöründe Dağıtım Anlaşmaları” Konulu Sunumumuz YouTube’da!

Yazar Rekabet regulasyon
  • Enerji
  • Rekabet Hukuku

Temiz Enerji, “Temiz” Rekabet Mi Demek?

Yazar Barış Yüksel and Nadide Akdağ

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları