İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Rakip Ürünü Karalamanın Bedeli Ağır Olabilir – Rekabet Hukukunda Disparagement Rüzgarı

Yazar Eda Akın
31 Ekim 2025
  • Rekabet Hukuku
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

(Dilerseniz bu yazıyı aşağıda podcast formatında dinleyebilirsiniz.)

Rakip Ürünü Kötülemenin Rekabet Hukuku Boyutu Nasıl Şekilleniyor?

Avrupa’da son dönemde rekabet otoriteleri ilaç sektöründe rakip ürünleri kötüleme veya itibarsızlaştırma amaçlı davranışlara karşı daha sert ve müdahaleci bir tutum sergilemeye başladı. Rakip ürünleri karalamanın artık sadece kötü PR çalışması değil, rekabet ihlali de olabileceği mesajı da güçlü bir biçimde verilmeye başlandı. Bu gelişmelerle birlikte, ilaç şirketlerinin rakip ürünler hakkında yürüttüğü kötüleme uygulamaları Avrupa’da rekabet hukukunun en çok tartışılan konularından biri haline geldi ve otoritelerin radarına girdi. “Disparagement” olarak bilinen bu rakipleri kötülemeye yönelik davranış biçimi, teknik veya güvenlik gerekçeleri ileri sürülerek rakip ürünlere karşı yanıltıcı bilgiyle şüphe uyandırma, pazara girişlerini geciktirme veya satış kanallarını etkisizleştirme amacını taşıyabiliyor. Rekabet hukukunda geçmişte görece sessiz kalan “rakibi kötüleme stratejileri”, son dönemde özellikle ilaç sektöründe mercek altına alınmaya başladı.

Avrupa Komisyonu ve Birleşik Krallık Rekabet Otoritesi (CMA), bu gelişmelerin merkezinde yer alan Teva ve Vifor kararlarında, firma iletişimlerinin pazara etkisini öne çıkararak rekabetin bozulması potansiyelini değerlendirdi. Komisyon’un Teva kararıyla bu uygulama, ilk kez rekabet ihlali olarak ağır bir para cezasına konu oldu. Öte yandan hem Komisyon hem de CMA tarafından yürütülen Vifor soruşturması taahhütle sonuçlandı. Eylül 2025’te Komisyon’un Sanofi’de yaptığı yerinde incelemeler ve Paris Temyiz Mahkemesi’nin rakip ürünü kötüleme sebebiyle verdiği tazminat kararı ise disparagement uygulamalarının otoritelerin yakın takibinde olmaya devam edeceğine işaret ediyor.

Bu yazımızda, Avrupa’da dikkat çeken ilk örnekler olarak Teva ve Vifor kararlarını inceleyip Avrupa Komisyonu ile Birleşik Krallık’ın değerlendirmelerinde özellikle hangi konulara odaklandıklarını ele alacağız. Ayrıca, bu kararların Türk rekabet hukukuna olası yansımaları ile diğer sektörlere potansiyel etkilerini değerlendireceğiz.

Teva Kararı: Patent Sisteminin Kötüye Kullanılması ve Rakibi Kötüleme Kampanyasına Komisyon’dan Tarihi Ceza

Avrupa Komisyonu’nun Teva kararında (AT.40588 – Copaxone)[1] yer alan tespitler, kötüleme (disparagement) uygulamalarının rekabet hukukundaki yerini netleştiren bir dönüm noktası niteliğinde. Komisyon bu kararda, Teva’nın multipl skleroz (MS) tedavisinde kullanılan glatiramer asetat etken maddeli Copaxone ilacını korumak ve rakip ürünün pazara girişini geciktirmek amacıyla jenerik rakip ürüne karşı sistematik bir kötüleme ve itibarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü belirledi. Kötüleme kampanyalarına ek olarak, Teva’nın bölünmüş patent sistemini de stratejik olarak pazara girişi geciktirmek için kötüye kullandığı belirtildi. 

Komisyon’un soruşturması, Teva’nın Belçika, Çekya, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya ve İspanya’daki glatiramer asetat pazarlarında hâkim durumda olduğunu ve bu konumunu kötüye kullandığını ortaya koydu. Teva’nın davranışlarının genel amacının, kendi ürününün eşdeğeri olan Synthon GA adlı rakip ilaca karşı planlı bir itibarsızlaştırma kampanyası ile rekabetin geciktirilmesi ve Copaxone’un yapay biçimde uzatılmış bir patent korumasından faydalanmasını sağlamak olduğu değerlendirildi. Şirketin, bu hedefe ulaşmak için daha ucuz jenerik ilaçların pazara girişini ve benimsenmesini bilinçli olarak engellediği sonucuna varıldı.

Bu kampanya, rakip ilacın güvenliği, etkinliği ve terapötik eşdeğerliği hakkında yanıltıcı bilgiler yaymayı içeriyordu. Üstelik, söz konusu jenerik ilaç sağlık otoriteleri tarafından onaylanmış ve Copaxone ile eşdeğer, güvenli ve etkili olduğu resmen doğrulanmıştı. Buna rağmen Teva’nın, ulusal düzeydeki doktorlar, ilaç geri ödeme ve fiyatlama otoriteleri gibi kilit paydaşlara bu olumsuz mesajları sistematik biçimde iletmeyi sürdürdüğü tespit edildi.

Komisyon’un değerlendirmesine göre Teva’nın bu davranışı, yalnızca bir iletişim kampanyası değil; rekabeti kısıtlama amacıyla birbirini tamamlayan tek ve sürekli bir ihlale dönüşen eylemler dizisiydi. Teva, jenerik ürünün pazara girişini geciktirmek veya engellemek amacıyla bu stratejiyi uygulamıştı[2]. Komisyon, Teva’nın davranışlarının, rakip ürünün pazara girişiyle beklenen %80’e kadar fiyat düşüşlerinin gecikmesine neden olduğunu ve kamu sağlık bütçeleri üzerinde negatif etki yarattığını belirtti.

Teva kararı Ne Açıdan Önemli?

Bu karar, Komisyon’un ilk kez hem kötülemeyi hem de pazarı kapatma amaçlı patent sistemini kötüye kullanımı birlikte ele alıp, rekabeti bozucu tek bir ihlal tespitiyle ceza uygulaması açısından dikkat çekiyor. İhlalin bedeli olarak Teva’ya rekabet ihlalleri sebebiyle 462,6 milyon avro tutarında yüksek bir idari para cezası verildi. Ayrıca Komisyon, bu kararın AB düzeyinde ilk para cezası içeren kötüleme kararı olduğunu ve Vifor dosyasının ardından ikinci kötüleme dosyası olarak kayda geçtiğini vurguladı.

Taahhütle Kapanan Vifor Dosyası – Sistematik Bir Karalama Kampanyasının Sonu

Avrupa Komisyonu Vifor hakkında yürüttüğü soruşturmayı, sunulan taahhütleri yasal olarak bağlayıcı kılarak sonuçlandırdı (AT.40577 – Vifor)[3]. Vifor’u taahhüde götüren rekabet endişesi, Vifor’un Avrupa’daki başlıca ürünü Ferinject’in en yakın ve potansiyel olarak tek rakibi olan Pharmacosmos’un pazarladığı rakip IV-demir ürünü Monofer hakkında yıllarca sistematik bir şekilde yaydığı, potansiyel olarak yanıltıcı güvenlik bilgileriyle rakibini pazardan dışlamasına ilişkindi.

Bu mesajlar öncelikli olarak sağlık profesyonellerini hedef alıyor ve Monofer’in Avrupa Ekonomik Alanı’ndaki (AEA) yaygınlaşmasını haksız yere engelliyor görünüyordu. Komisyon’un ön incelemesine göre, bu davranış Vifor’un kendi ürününü rekabetten korumaya yönelik stratejik bir hamleydi ve şirketin hakim durumunu kötüye kullanıyor olabileceği değerlendirmesini de birlikte getirdi.

Vifor’un Komisyon tespitleri sonrası sunduğu taahhütler ise şu şekilde oldu:

  • Çok kanallı iletişim kampanyası: Vifor, daha önce yayılan yanıltıcı mesajların etkisini düzeltmek için çok kanallı bir iletişim kampanyası düzenleyecek. Bu kapsamda Vifor’un hakim durumda olabileceği 9 üye ülkede, önemli sayıda sağlık profesyoneline e-posta, posta ve yüz yüze görüşmelerle kısa ve olgusal düzeltici iletişim yapılacak; bu mesajları web sitesinde ve tıbbi dergilerde yayınlayacak ve Pharmacosmos dahil üçüncü tarafların sağlık profesyonelleriyle iletişimlerinde bu mesajları kullanmasına izin verecek.
  • Tüm AEA genelinde, Monofer’in güvenlik profili hakkında ne yazılı ne de sözlü olarak, kendi ürünü ile rakip ürünü doğrudan karşılaştıran, klinik çalışmalardan türetilmeyen bilgiler kullanarak tanıtım ve tıbbi iletişim yapmayacak.
  • Tüm dış tanıtım ve tıbbi iletişimleri kullanımdan önce taahhütlere uygun olduğunu garanti eden iç kontrol mekanizmaları, şirket içi eğitimler ve uyum sertifikası sistemleri kurulacak.

Komisyon’un Vifor Kararının Önemi Ne?  

Vifor kararı, hakim durumdaki şirketlerin rakiplerini karalamak için yanıltıcı bilgi yayamayacağını ve böyle bir davranışın AB rekabet hukuku yaptırımlarıyla karşılaşacağını açıkça ortaya koyuyor. Bu karar, Komisyon’un ilaç endüstrisindeki rakip ürünlerin dışlayıcı şekilde kötülenmesine ilişkin kötüye kullanma uygulamasını inceleyen ikinci soruşturması olması itibariyle önemli. Kararın şirketlere verdiği mesaj da açık: Büyük şirketler pazarlama, iletişim stratejilerini yalnızca marka ve satış açısından değil; rekabet hukuku riskleri ve kamu otoritelerinin yakından izleyeceği yönleriyle de tasarlamak zorunda.

Taahhütlere uyumu kontrol etmek için on yıllık izleme süresi ve kapsamlı düzeltici tedbirler, Komisyon’un bu tür davranışlara karşı kararlı duruşunu gösteriyor.

Birleşik Krallık Cephesinde Vifor Soruşturması Nasıl Sonlandı? Kötüleme İddialarına İlişkin İlk Taahhüt Kararı

Birleşik Krallık’ta aynı şekilde Vifor’un rakibi Pharmacosmos’un Monofer ilacını kötüleme davranışları sebebiyle hakim durumunu kötüye kullanabileceği iddiasıyla benzer bir soruşturma 31 Ocak 2024’te açılmıştı. Avrupa Komisyonu ile paralel olarak yürütülen soruşturmada, Komisyon’un Vifor taahhüt kararından sonra Birleşik Krallık’ta da CMA sunulan benzer taahhütlerle soruşturmayı sonlandırdı. Komisyon nezdindeki taahhütlerden farklı olarak, ulusal sağlık sistemi üzerinde olumsuz bir mali etkiye sahip olabileceği yönündeki endişeleri gidermek için Vifor’un NHS’e (Ulusal Sağlık Sistemi) 23 milyon sterlin tutarında gönüllü bir ödeme yapması da taahhüt kapsamında yer aldı[4].

Teva ve Vifor Kararlarının Ardından Aşı Sektörüne de Komisyon Baskını

Rakibi kötüleme uygulamalarının Komisyon’un yakın takibinde olduğunu gösteren bir gelişme de Eylül ayı sonunda yaşandı. 30 Eylül 2025’te Komisyon, aşı sektöründe faaliyet gösteren bir şirkette habersiz yerinde incelemeler gerçekleştirdiğini duyurdu[5]. Bu baskınların, Sanofi’nin Fransa ve Almanya’daki tesislerinde gerçekleştirildiği basında yer aldı[6]. Komisyon bu adımı hakim durumun kötüye kullanılması endişeleri çerçevesinde attığını belirtti. Şirketin rekabeti dışlayıcı nitelikte olabilecek uygulamalarda bulunarak rakip ürünleri kötülemeye yönelik davranışlar sergilemiş olabileceğinden endişe duyulduğu ifade edildi. Bu yeni yerinde inceleme haberi, Komisyon’un bu uygulamaları aktif biçimde izlediğini ortaya koyuyor ve “kötüleme” dosyalarının istisna değil, artık sistematik bir inceleme alanı haline geldiğini gösteriyor.

Öte yandan, Paris Temyiz Mahkemesi de 24 Eylül 2025’te, yine Sanofi’nin, Plavix adlı ilacının jenerik versiyonlarının Fransız pazarına girmesini engelleyen “karalama” uygulamaları nedeniyle Fransız Ulusal Sağlık Sigorta Fonu’na (CNAM) toplam 150,7 milyon avro tazminat ödemesine karar verdi[7].

İlaç Sektöründeki Kararların Rekabet Ortamına ve Türkiye’ye Olası Yansımaları

Avrupa’daki kararlardan anlıyoruz ki şirketlerin ürünlerinin niteliklerini tanıtması doğal ve meşru bir ticari faaliyetken bu tanıtım, rakip ürünlerin maddi özellikleri hakkında yanlış ya da yanıltıcı algı yaratma boyutuna ulaştığında, artık rekabet hukuku devreye giriyor. Komisyon’un son kararlarında da vurgulandığı üzere, özellikle güvenlik ve etkinlik gibi nitelikler üzerinden yapılan yanlış yönlendirmeler, “rakibi kötüleme” davranışı olarak değerlendirilebiliyor.

Komisyon’a göre, bir şirket hakim durumdaysa ve şu koşullar bir aradaysa, davranış pazar dışlayıcı kötüleme olarak nitelendirilebiliyor:

  1. Şirketin, rakip bir ürünün itibarını sarsacak ölçüde objektif olarak yanıltıcı bilgi yayması,
  2. Bu bilginin rekabete zarar verici etkiye sahip olması, yani rakip ürünün pazara girişini veya benimsenmesini engelleme potansiyeli bulunması,
  3. Davranışın objektif bir gerekçeye dayanmaması.

CMA de benzer bir yaklaşımı benimsemekle birlikte, “objektif gerekçelendirme” kriterini kararında açıkça ifade etmedi. CMA’in kullandığı hukuki test, davranışın “rekabeti dışlayıcı potansiyele sahip yanlış veya yanıltıcı bilgi yayımı” olup olmadığına odaklandı. Sonuç olarak, bir ürünün tanıtımı sırasında rakip ürün hakkında yapılan her beyanın artık hem içeriği hem de bağlamı itibarıyla rekabet hukuku merceği altında olduğunu söyleyebiliriz.

Komisyon kararlarının yakından takip edilmesi sebebiyle, Türkiye’de de benzer bir yaklaşım sergilenebilir. Bu doğrultuda, şirketlerin iletişim, tanıtım ve kamuoyu stratejileri artık rekabetin korunması çerçevesinde de denetlenebilir hale gelebilir. Rekabet Kurumu, hâlihazırda ilaç sektöründe fiyatlama, münhasırlık, pazar paylaşımı veya kamu ihaleleri gibi klasik ihlalleri incelemede oldukça aktif. Ancak kötüleme davranışı özelinde bugüne kadar bir içtihat oluşmuş değil. Komisyon’un kararlarında belirttiği üçlü test olan objektif olarak yanıltıcı bilgi yayımı, rakibi dışlayıcı etki potansiyeli, objektif gerekçenin bulunmaması Rekabet Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında değerlendirilebilir.

Bu Kararlar İlaç Sektöründen Başka Sektörlerde Nasıl Bir Risk Görünümü Yaratabilir?

Vifor ve Teva, rakibi kötülemenin artık AB düzeyinde ciddi şekilde ele alındığını gösteren kırılma noktaları olarak görülüyor. Teva’nın para cezası da bu tip davranışların maliyetini somutlaştırdı; Vifor’un taahhütleri ise otoritelerin daha hızlı müdahale araçlarını kullanmaya istekli olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönem, ilaç dışı sektörlerde de benzer incelemeler mümkün olabilir. Özellikle bir firmanın iletişimleri, pazar yapısı ve hedef kitlenin hassasiyeti bir araya geldiğinde, rakibi karalama, kötüleme iddiaları rekabet hukuku açısından güçlü bir zarar teorisi haline gelebilir.

Dolayısıyla bu gelişmeler, yalnızca ilaç şirketlerini değil; tüketici güvenine, ürün güvenliğine veya teknik performansa dayalı rekabetin yoğun olduğu tüm sektörleri ilgilendiriyor. Özellikle hakim durumdaki şirketlerin rakip ürünlerin güvenliği, kalitesi ya da performansı hakkında şüphe uyandıran ve objektif bir zemine dayanmadan rakibi kötüleme amaçlı açıklamaları inceleme konusu olabilir.

Bu bakımdan rekabet incelemeleri sadece ilaç sektörüyle sınırlı kalmayabilir; teknoloji, gıda, enerji, finans ve telekom gibi markaya ve güvene dayalı pazarlarda da rakip ürünleri itibarsızlaştıran mesajlar mercek altına alınabilir. Bu nedenle, pazarlama ve hukuk ekiplerinin ortak çalıştığı, mesajların içeriği, hedef kitlesi ve dağıtım kanallarına dikkat edilen bir sistemin önemi giderek artacak gibi duruyor.

Özetle, AB ve Birleşik Krallık’ta oldukça güncel hale gelen ve tartışma alanı bulan rakibi kötüleme (“disparagement”) kararları, Türkiye uygulamasına da yön verebilecek nitelikte. İş dünyası artık sadece “ne söylediğine” değil, hangi amaçla, nasıl ve kimlere söylediğine de dikkat etmek zorunda. Nitekim artık klasik fiyat veya dağıtım ihlallerinin yanı sıra, rakibi kötülemeye yönelik davranışsal stratejileri içeren firma iletişimleri de bir rekabet dosyasının konusu haline de gelebilir.


[1] https://eur-lex.europa.eu/eli/C/2025/1680/oj/eng

[2] https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_24_5581

[3] https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_24_3907

[4] https://www.gov.uk/cma-cases/investigation-into-suspected-anti-competitive-conduct-by-vifor-pharma-in-relation-to-intravenous-iron-treatments

[5] https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_25_2255

[6] https://globalcompetitionreview.com/article/sanofi-raided-in-eu-disparagement-probe

[7] https://www.reuters.com/sustainability/boards-policy-regulation/french-court-orders-sanofi-pay-177-million-anti-competitive-behaviour-2025-09-24/

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
CMA Vifor kararı, disparagement, Fransız Temyiz Mahkemesi Sanıfi cezası, ilaç sektörü, Komisyon'un Sanofi yerinde incelemesi, rakibi karalama, rakibi kötüleme, Teva, Teva cezası, Vifor, Vifor taahhüt
Eda Akın

Eda Akın

Bütün makaleler Tam biyografi

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku

Komşuda Pişer Bize De Düşer (Mi?) – Dikey Anlaşmalara İlişkin Düzenlemeler Üzerine Bir Karşılaştırma (III) – Çevrim İçi Satışlar

Yazar Zeynep Şengören Özcan and Aslı Ak
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet Uyum Programı

Rekabet Uyum Programlarına Amerika’dan Yeni Bir Soluk

Yazar Şahin Ardıyok and Emin Köksal
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku

ABD ve Avrupa’da Rekabet Otoriteleri Uygulama Mağazalarına “Format Atıyor”

Yazar Zeynep Şengören Özcan, Mehmet Salan, and Eda Akın

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları