İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir: Türkiye, AB Rekabet Dönüşümüne Ne Kadar Uyumlu?

Yazar Cansu Peker
18 Eylül 2025
  • Rekabet Hukuku
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn

(Dilerseniz bu yazıyı aşağıda podcast formatında dinleyebilirsiniz.)

2024 yılıyla birlikte Avrupa Birliği (“AB”) Komisyonu, önümüzdeki beş yıla damga vuracak kapsamlı bir rekabet politikası takvimi açıkladı. Bu takvimde, hem rekabet kurallarında güncellemeler hem de devlet yardımları alanında önemli reformlar planlanıyor. Bu kapsamda, dijital piyasalardan temiz sanayiye, teknoloji transferinden ulaştırma sektörüne kadar pek çok başlıkta AB rekabet düzenlemeleri yenilenecek. Bu yoğun değişikliklerin ardında ise Mario Draghi tarafından hazırlanan raporun[1] etkisi bulunuyor. Avrupa’nın rekabetçiliğinin geleceğine odaklanan bu rapor, AB’nin hızla değişen dünyaya nasıl uyum sağlayabileceğini ve önümüzdeki on yıllar için sürdürülebilir büyümeyi nasıl güvence altına alabileceğini ortaya koymayı amaçlıyor. Peki tüm bu değişiklikler ne anlama geliyor? Daha da önemlisi, Türkiye bu yeni rekabet düzenlemelerine ne kadar uyumlu? Bu yazımızda, takvimin rekabet hukuku ayağına odaklanarak AB’de 2024-2029 dönemi için planlanan düzenleme ve kılavuz revizyonlarını ele alıp, Türkiye’de mevcut durumu ve uyum seviyesini tartışacağız. Hazırsanız, AB rekabet gündeminin nabzını tutup Türkiye’ye yansımalarına birlikte göz atalım.

Hâkim Durum Kılavuzunda Neler Değişti?

Takvim kapsamında karşımıza çıkan ilk yenilik hâkim durumdaki teşebbüsleri ilgilendiriyor. Bu kapsamda, AB Komisyonu, hâkim durumun kötüye kullanılmasıyla (özellikle dışlayıcı kötüye kullanım türleriyle) mücadelede rehber niteliğindeki kılavuzunu güncelliyor. Mevcut Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın (“ABİHA”) hâkim durum uygulaması, 2009’dan beri AB Komisyonu’nun Uygulama Önceliklerine Dair Rehberi ile yönlendiriliyordu. Ancak aradan geçen zamanda hem piyasa dinamikleri değişti hem de AB mahkemelerinin içtihatları birikti. Bu nedenle Komisyon, Mart 2023’te 2009 tarihli raporda geçici değişiklikler yaparak kapsamlı bir Kılavuz hazırlığı başlattı[2]. Nihai hedef, hâkim durum kapsamında dışlayıcı kötüye kullanımları ele alan ilk resmi AB Kılavuzu’nu 2025 içinde kabul etmek haline geldi[3]. Bu kapsamda, Komisyon Ağustos 2024’te taslak kılavuzu yayımladı ve Ekim 2024 sonuna dek paydaşlardan görüş topladı. Yeni kılavuzun, AB yargısının etki temelli yaklaşımını yansıtması ve uygulamada hem Komisyon hem de üye ülke otoriteleri için hukuki belirliliği sağlaması bekleniyor. Kılavuz, planlandığı üzere 2025’in son aylarına yürürlüğe girdiğinde, 2009 rehberi yürürlükten kalkacak ve AB’de hâkim durumun kötüye kullanımı yepyeni bir kılavuzla ele alınacak.

Türk rekabet hukukunda da Rekabet Kurumu hâkim durumun kötüye kullanılması hakkında 2014 yılında bir kılavuz çıkardı[4]. Söz konusu “Hâkim Durumdaki Teşebbüslerin Dışlayıcı Davranışlarının Değerlendirilmesine İlişkin Kılavuz”, büyük ölçüde AB Komisyonu’nun 2009 Uygulama Önceliklerine Dair Rehberi ve AB içtihadını esas alıyordu[5]. Yani Türkiye, halihazırda AB’nin önceki nesil yaklaşımıyla uyumlu bir çerçeveye sahip diyebiliriz. Ancak AB’nin yeni kılavuzla getireceği güncellemeler, özellikle etki analizi, “as efficient competitor” (en az kendisi kadar verimli rakip) testleri veya pazarı kapatma etkisine dair hassas kriterler gibi konular göz önüne alındığında, mevcut kılavuzumuzda güncelleme ihtiyacı doğabilir. Rekabet Kurumu’nun 2014 kılavuzu, AB’deki denginin izdüşümüydü; AB 2025’in sonlarında rotayı güncellerken Türkiye’nin de ilerleyen yıllarda kılavuzu yenilemesi beklenebilir.

Teknoloji Transferi Anlaşmalarını Neler Bekliyor?

Teknoloji transferi anlaşmalarına uygulanan AB yaklaşımı, 2014’te yürürlüğe giren Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin AB Grup Muafiyet Tüzüğü (“TTBER”) ile sağlanıyor ve takvim kapsamında Nisan 2026’da yürürlükten kalkması planlanıyor[6]. Bu tüzük, patent, know-how, yazılım telifi gibi teknoloji haklarının lisanslanmasında rekabeti aşırı sınırlamadıkları sürece şirketlere “güvenli liman” sağlıyor. AB Komisyonu, bu dönüşüm sürecinde yürürlükteki TTBER’in etkinliğini değerlendiriyor ve 2025 yılı boyunca, “hangi konular yenilenmeli?” sorusuna yanıt arıyor. Bu kapsamda, hem taslak hazırlanmadan önce hem de sonrasında kamuoyu görüşleri toplanması hedefleniyor. Dijital ekonomide veritabanı ve yazılım lisansları, yapay zekâ algoritmalarının paylaşımı gibi yeni konuların muafiyet kapsamına alınıp alınmayacağı tartışılıyor. Ayrıca, mevcut TTBER’deki %30 pazar payı eşiği, pasif satış yasakları gibi kuralların güncellenmesi gündemde[7]. Kısaca, AB 2026’ya kadar teknoloji transferi kurallarını gözden geçirip inovasyonu teşvik eden ama rekabeti koruyan bir denge kurmaya çalışıyor.

Türkiye’de teknoloji transferi anlaşmaları için TTBER’e paralel bir grup muafiyeti tebliği uzun süredir mevcut. Rekabet Kurumu, 2008 yılında “Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği” ile transfer anlaşmalarını belirli koşullarda muaf tutmuştu. Bu tebliğ, büyük ölçüde AB’nin 2004 tarihli eski TTBER düzenlemesinden uyarlanmıştı. AB 2014’te TTBER’i yenilediğinde, Türkiye’de ilgili tebliği güncellenmedi; dolayısıyla arada bazı farklılıklar oluştu. Örneğin, AB’nin 2014’te getirdiği “geri lisans verme” (grant-back) koşulları veya itiraz halinde sözleşmeyi fesih gibi hükümler tebliğe tam anlamıyla yansımış değil[8]. Dolayısıyla, Türkiye’nin teknoloji transferi mevzuatı AB’ye kıyasla bir nesil geriden geliyor denebilir. Önümüzdeki dönemde AB TTBER’i yenilerse, Türkiye’de 2008’den kalma tebliğin gözden geçirilmesi elzem hale gelebilir. Özellikle yeni teknolojiler (örneğin veri paylaşımı, yapay zekâ lisansları) konusunda güncel bir çerçevemiz olmadığı için, Türkiye’nin bu alandaki uyumu kısmen eksik kalabilir. Dolayısıyla yeni AB düzenlemesiyle birlikte Rekabet Kurumu’nun da tebliği güncellemesi beklenebilir.

Motorlu Taşıtlar için Durum Nedir?

Motorlu taşıtların dağıtım ve hizmet anlaşmaları, AB’de uzun yıllardır piyasaya özel kurallarla düzenleniyor. Motorlu Taşıtlar Grup Muafiyet Tüzüğü (“MVBER”), motorlu taşıtlar piyasasındaki dikey anlaşmaların bir kısmını grup muafiyeti kapsamında tutuyor. Komisyon bu tüzüğü Mayıs 2023’te 5 yıllığına uzattı ve bu kapsamda 2028’e kadar yürürlükte kalmaya devam edeceğini kararlaştırdı. Bu sırada Komisyon, tüzüğe bağlı Kılavuz’da da güncellemeler yaparak 2010’dan bu yana piyasadaki başlıca teknolojik değişimleri (bağlantılı araçlar, telematik veriler vb.) yansıttı. Ancak bu uzatma, yalnızca geçici bir çözüm niteliğinde olarak görülebilir, zira, Komisyon Ocak 2024’te MVBER’in geleceğine dair yeni bir değerlendirme süreci başlattı. Bu kapsamda, 2025’in başında tüm paydaşların katılımına açık bir kamuoyu görüşü toplama süreci açıldı ve bu piyasadaki dikey anlaşmalarının mevcut kurallar altında işleyişine dair görüşler toplandı. Buradaki temel mesele, otomotiv endüstrisinin hızlı dönüşümü olarak ifade edildi: Elektrikli araçlar, çevrimiçi satış modelleri, doğrudan tüketiciye satış gibi trendler karşısında 2028 sonrası nasıl bir çerçeve gerekecek? Komisyon, 2025 sonuna doğru değerlendirmesini tamamlayıp 2026’da yeni politika seçeneklerini şekillendirecek. Özellikle araç verilerinin paylaşımı, servislere erişim, internet satışlarının kısıtlanması gibi konular masada. Özetle AB, otomotiv dağıtımı kurallarını 2028’e kadar stabil tutup bu arada kapsamlı bir yeniden tasarım planlıyor.

Türkiye’de durum ne diye baktığımızda, düzenleme araçları ayrışıyor olsa da, Türkiye’nin, otomotiv endüstrisine yönelik AB’nin geçmişteki yaklaşımını büyük ölçüde benimsediğini görüyoruz. 2005’ten itibaren uygulanagelen Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği, Türkiye’de yeni araçların dağıtımı ve satış sonrası pazarına özel kurallar getiriyordu. 2017’de Rekabet Kurumu bu tebliği yürürlükten kaldırıp yerine güncellenmiş bir tebliği çıkardı. Yeni tebliğ hazırlanırken, önceki tebliğin uygulamada yarattığı sorunlar ve AB düzenlemeleriyle uyum dikkate alındı; büyük ölçüde eski sistem korunmakla birlikte bazı kurallarda değişiklik yapıldı. Örneğin, seçici dağıtım sistemlerinde pazar payı eşiği %40’tan %30’a düşürüldü. Sözleşme süreleri ve fesih bildirim süreleri gibi konularda daha esnek ama dengeleyici şartlar getirildi. 2017 Tebliği, AB’nin 2010’daki MVBER ve sonrasındaki gelişmelerini yansıttığı için, Türkiye satış ve satış sonrası süreçte biraz daha müdahaleci kalmakla birlikte şu an için genel endişeler itibariyle AB ile uyumlu bir otomotiv dikey düzenlemesine sahip denebilir. Ancak AB, 2028’e doğru kuralları yeniden şekillendirirken, Türkiye’nin de bu değişimleri izlemesi gerekecek. Özellikle bağlantılı araç verileri, elektrikli araç şarj ekosistemi, çevrimiçi satış platformları gibi yeni mevzular Türkiye’de de gündemde. Mevzuatımız 2017’den bu yana güncellenmedi; AB’nin yeni kararlarına göre Rekabet Kurumu yine harekete geçebilir. Şimdilik, dağıtım anlaşmaları açısından AB-Türkiye uyumu iyi seviyede, ancak hızlı dönüşen piyasada dinamik uyum önemli olacak.

Usul Kurallarındaki Değişim Yönü Neresi?

Komisyon’un rekabet hukuku soruşturmalarındaki usul kurallarını belirleyen 1/2003 sayılı Tüzük (ve onu tamamlayan 773/2004 sayılı uygulama tüzüğü) tam 20 yıldır yürürlükte. Bu iki temel düzenleme, AB’de kartel ve tekelleşme karşıtı kuralların etkin ve uyumlu uygulanmasını sağlamış olsa da, dijital çağın zorlukları ve süreçlerin yavaşlığı gibi eleştirilerle karşı karşıya. Komisyon, Eylül 2024’te bir değerlendirme raporu[9] yayımlayarak 1/2003 rejiminin ne ölçüde güncellenmesi gerektiğini ortaya koydu. Ana tema, mevcut prosedürlerin dijital ekonomi ve hızla değişen piyasa koşulları karşısında yeterince çevik ve caydırıcı olup olmadığı yönünde. Beklenen değişiklikle, Komisyon’un 2025’ten itibaren daha hızlı ve etkin soruşturmalar yürütebilmesi hedefleniyor. Örneğin, yıllarca süren rekabet hukuku incelemeleri yerine daha kısa süreli müdahaleler için ara tedbirlerin (geçici tedbirler) daha sık kullanılması gündemde. Ayrıca şikâyetlerin ele alınması, dosyaya erişim süreçleri ve bilgi talepleri gibi konularda bürokrasinin azaltılması planlanıyor. İlginç bir başka yön, Dijital Piyasalar Yasası (“DMA”) ile Komisyon’a tanınan bazı güçlü yetkilerin, 1/2003 Tüzüğü’ne de yansıtılması. Örneğin DMA’de Komisyon’un rızaya dayalı görüşmelerde şirketlerin bilgi vermemesi halinde mali yaptırım uygulama yetkisi var; tüzükte de benzer yaptırımlar getirilmesi düşünülüyor. Yine DMA’in sağladığı veri saklama yükümlülüğü gibi araçların, rekabet soruşturmalarında da kullanılabilmesi için düzenleme yapılması mümkün olacak gibi görünüyor. Kısacası AB, 1/2003’ü adeta “2.0 versiyonuna” yükselterek, daha süratli, dijital uyumlu ve güçlü yaptırımlı bir çerçeveye geçmeye hazırlanıyor. Komisyon’un bu değişiklikler için hazırlıklarını yürüttüğü yasa teklifinin, 2026 gibi yürürlüğe girmesi hedefleniyor.

Türkiye ise, AB’nin 2000’lerde yaptığı pek çok değişim hamlesini kendi hukukuna zaten entegre etmiş durumda. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“Rekabet Kanunu”), 1994’te yürürlüğe girdikten sonra 2005 ve en son 2020 yılında önemli değişikliklere uğradı. Özellikle Haziran 2020’deki kanun değişikliği ile taahhüt ve uzlaşma müesseseleri getirildi, ayrıca de minimis kuralı gibi yenilikler eklendi. Bu açıdan uzun zamandır AB ile uyumlu diyebiliriz. Prosedürel anlamda ise Rekabet Kurumu’nun soruşturma usulleri genelde AB’ye paralel, örneğin yerinde inceleme yetkileri benzer şekilde geniş. Eğer AB, 1/2003’te değişiklik yaparak soruşturmaları hızlandıracak önlemler getirirse, Türkiye de kendi uygulamasını buna göre gözden geçirebilecektir. Zira bizde de soruşturmaların oldukça uzun sürmesi eleştiri konusu. Özetle, Türkiye rekabet hukuku prosedürlerinde AB ile büyük ölçüde uyumlu ve benzer mekanizmalara sahip. 2020 değişiklikleri bunu daha da pekiştirdi. Dolayısıyla yeni AB reformları geldiğinde, Türkiye’nin hızlı adaptasyonu nispeten kolay olacak denebilir.

Dijital Piyasalarda Neler Olacak?

AB’nin dijital piyasalar için yeni düzenleyici aracı olan DMA, 2023’ten itibaren uygulanmaya başladı. Google, Apple, Meta gibi çok büyük platformlara (“geçit bekçisi” olarak tanımlananlara) önceden uyulması gereken kurallar getiren DMA, rekabet hukukunun ötesine geçen proaktif bir düzenleme. DMA’nın metninde, Komisyon’un Mayıs 2025’te bir değerlendirme yapması öngörüldü. Nitekim Temmuz 2025’te Komisyon ilk DMA incelemesi için kamu görüşü alımları başlattı. Eylül 2025’e dek süren bu süreçte, DMA’nın yürürlüğe girdiğinden bu yana etkileri, eksikleri ve yeni dijital trendler karşısında yeterliliği değerlendiriliyor. Komisyon’un Mayıs 2026’ya kadar Avrupa Parlamentosu ve Konsey’e bir rapor sunup, gerekirse DMA’da değişiklik önermesi gerekiyor.

Bu incelemede dört ana başlık ele alınıyor: Pazarın rekabetçiliği, ticari kullanıcılarına ve son kullanıcılara etkiler, birlikte işlerlik (interoperability) ve DMA kapsamının güncellenme ihtiyacı. Özellikle, anlık mesajlaşma uygulamalarına getirilen birlikte işlerlik zorunluluğunun sosyal ağlara genişletilip genişletilmeyeceği tartışılıyor. Ayrıca yapay zekâ (“AI”) destekli hizmetlerin hızla yükselişi, DMA’da yer alan “çekirdek platform hizmetleri” tanımının güncellenmesini gündeme getirmiş durumda. Örneğin, büyük dil modelleri veya AI pazar yerleri de ileride “geçit bekçisi” tanımına girebilir mi gibi sorular soruluyor. Keza, şimdiki kuralların yeterli olup olmadığı, başka düzenlemelere ihtiyaç duyulup duyulmadığı değerlendirilecek.

AB’de DMA’nın uygulanması henüz ilk yılındayken, Komisyon Eylül 2023’te altı büyük şirketi geçit bekçisi ilan etti ve 2024 itibarıyla bunların yükümlülükleri başladı. İlk ihlal tespitleri ve cezalar da 2024-2025 içinde gelmeye başladı. Bu deneyimler ışığında, AB DMA 2.0 diyebileceğimiz güncellemeleri 2026 gibi masaya getirebilir. Bu güncellemeler, tanım ve kapsam açısından getirilen netleştirmelerin yanı sıra, Komisyon’un yetkilerini de ilgilendiriyor. Örneğin, Komisyon DMA kapsamında şirketlere yerinde inceleme yaparken algoritma ve veri sistemlerine erişim imkânına sahip; rekabet hukuku rejiminde olmayan bu yetkinin genelleştirilmesi de tartışma konusu. Sonuç olarak, AB dijital devlere yönelik bu cesur düzenlemeyi yakından takip ediyor ve gerektiğinde vidaları sıkmaya veya kuralları güncellemeye kararlı. 2025 yazında alınan paydaş görüşleri, yapıcı eleştirilerle birlikte DMA’nın geleceğine yön verecek. Avrupa, dijital piyasalarda inovasyon ve rekabet dengesini oturtmak isterken, bir yandan da ABD ve Çin arasındaki teknoloji rekabetinde kendi platform ekosistemini korumaya çalışıyor diyebiliriz.

Türkiye de, dijital platformlara yönelik rekabet düzenlemelerinde AB’nin Dijital Piyasalar Yasası’na benzer adımlar atmaya başladı. Bu kapsamda, Rekabet Kurumu, Ekim 2022’de Rekabet Kanunu’nda dijital platformlara yönelik değişiklik öngören bir kanun taslağı hazırlayarak ilgili kurum ve paydaşlarla paylaştı. Bu taslak düzenleme, yasalaşması halinde rekabet hukukunda 1994’ten bu yana yapılacak en kapsamlı değişikliklerden biri olacak. Taslağın gerekçesinde dijitalleşmeyle birlikte iş modellerinde yaşanan dönüşüme dikkat çekilerek, rekabet hukukunun internet çağındaki hızlı değişime ayak uydurması gerektiği vurgulanıyor. Nitekim taslak, Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren DMA göz önünde bulundurularak hazırlandığı için dijital piyasaları proaktif şekilde düzenlemeyi hedefliyor.

Taslak metin, “önemli pazar gücüne sahip teşebbüs (geçit bekçisi)” tanımını ve bu teşebbüslere getirilecek öncül yükümlülükleri rekabet hukukuna kazandırmayı amaçlıyor. Özellikle belirli temel platform hizmetleri sunan ve piyasa üzerinde önemli bir etkiye sahip büyük teknoloji şirketlerinin (Google, Apple, Meta, Amazon gibi küresel devler ile Trendyol gibi yerel platformlar) önceden belirlenecek eşiklere göre “önemli piyasa gücü”ne sahip olup olmadıkları tespit edilecek. Bu nitelikteki platformlara, rekabeti ve kullanıcı faydasını korumak adına ilave yükümlülükler getirilmesi öngörülüyor. Taslakta, söz konusu platformların kendi faaliyetleri sonucu elde ettikleri verileri rakiplerine veya genel piyasaya zarar verecek şekilde kullanmalarının engellenmesi başta olmak üzere, rakip aktörlerin ve platform kullanıcılarının lehine adil ve yarışılabilir bir piyasa yapısının korunması amaçlanıyor. Bu yönüyle, tasarı DMA benzeri bir yasal düzenlemeyi Türkiye’de rekabet hukuku özelinde yürürlüğe koymayı planlamakta ve bu büyük platformların davranışlarına karşı tıpkı DMA’da olduğu gibi ex ante müdahaleye imkân tanımaktadır.

Taslak düzenleme ile getirilmesi düşünülen başlıca yükümlülükler, AB DMA’daki kurallarla hemen hemen aynı gibi gözüküyor. Tasarının yasalaşması halinde, Rekabet Kurumu bu kuralları ihlale eden şirketlere yıllık cirolarının %10’una kadar idari para cezası uygulayabilecek; ihlalin tekrarında ceza oranı %20’ye çıkabilecek. Fakat, DMA benzeri öncül rekabet kuralları getirecek bu düzenleme şu an için tasarı aşamasında kalmış durumda. Gelecekte tasarının benimsenmesi halinde, Türkiye dijital platformlar alanında ex ante rekabet regülasyonuna geçmiş birkaç ülkeden biri olacak. Şimdilik, Rekabet Kurumu dijital platformlara ilişkin sorunları mevcut rekabet hukuku (ör. hâkim durumun kötüye kullanılması yasağı gibi) çerçevesinde ex post soruşturmalar yoluyla denetlemeye devam ediyor.

Yoğunlaşma Kontrolünde Neler Dikkat Çekiyor?

AB Komisyonu, Birleşme Kılavuzları’nı (Merger Guidelines) yaklaşık 20 yıl aradan sonra kapsamlı biçimde güncellemeye hazırlanıyor. Mevcut Yatay ve Yatay Olmayan (Dikey/Konglomera) Birleşme Kılavuzları sırasıyla 2004 ve 2008’de yayımlanmıştı[10]. O zamandan bu yana ekonomide dijitalleşme, küreselleşme ve yeşil dönüşüm gibi köklü değişimler gerçekleşti. Bu dinamikler, pazarlardaki rekabet koşullarını önemli ölçüde etkiledi ve Komisyon uygulamalarında kendini göstermeye başladı. Yeni nesil yoğunlaşma incelemelerinde teknoloji devlerinin oluşma sürecinde olan (nascent) rakipleri satın alması, inovasyonun baskılanması veya veri/algoritma gibi unsurların rekabete etkisi gibi konular önem kazandı.

Komisyon, güncellenmiş kılavuzlarla mevzuatı bu yeni gerçeklerle uyumlu hale getirmeyi ve son yıllarda oluşan içtihat birikimini yansıtmayı hedefliyor. Amaç, tüm piyasaları ve birleşme tiplerini kapsayan, öngörülebilir ve kalıcı bir çerçeve sunmak. Böylece şirketler birleşme işlemlerinin nasıl değerlendirileceğini daha net anlayabilecek, hukuki belirlilik artacak. Nihai hedef ise canlı ve rekabetçi bir iç pazarı korumak; yenilikçi, uygun fiyatlı ve kaliteli ürünlerin tüketiciye sunulmasını sağlamaya devam etmek.

Komisyon bu revizyonu “kapsamlı ve iddialı” olarak nitelendiriyor[11]. İnceleme, AB rekabet politikasının 2024-2029 takvimi kapsamında yürütülüyor ve birkaç yıl sürmesi planlanıyor. Nitekim- Mayıs 2025’te hem genel kamuoyuna hem de teknik uzmanlara yönelik iki paralel istişare başlatıldı. Görüş toplama süreci 3 Eylül 2025’te son buldu, artık taslak kılavuz metni paylaşılarak çalıştaylar düzenlenecek. Komisyonun takvimine göre yeni kılavuzların 2027 sonunda benimsenmesi öngörülüyor. Bu süre zarfında mevcut kılavuzlar yürürlükte kalmaya devam edecek.

Türkiye’nin yoğunlaşma kontrolü rejimi ise, son yıllarda yaptığı güncellemelerle AB’ye oldukça yakın bir çerçeveye kavuştu. 2020’de SIEC testinin benimsenmesiyle AB ile aynı hukuki eşiğe dayalı değerlendirme yapılmaya başlandı. Daha sonra dijital ve inovasyon odaklı kılavuz değişiklikleriyle potansiyel rakiplerin devralınması ve gelişmekte olan pazarların korunması gibi konular ön plana çıktı. Bu adımlar sayesinde Türkiye, AB’nin şu an yenilemeye çalıştığı alanların bir kısmını şimdiden gündemine almış oldu. Dolayısıyla, hem AB hem Türkiye yoğunlaşma kontrolünde tüketici refahını, inovasyonu ve adil rekabet ortamını korumayı ortak hedef olarak paylaşıyor.

Buna karşın bazı farklılıklar dikkat çekiyor. AB, yeni kılavuzlarla sürdürülebilirlik, arz güvenliği, küresel rekabet gücü ve işgücü piyasası gibi politika unsurlarını da tartışmaya açarken, Türkiye yalnızca rekabet etkilerine odaklanıyor. AB’de ayrıca daha keskin yapısal karineler ve yüksek yoğunlaşmalarda ispat yükünün taraflara kaydırılması gibi öneriler gündemde; Türkiye’de ise böyle bir uygulama henüz yok, her işlem somut koşullarıyla değerlendiriliyor. Bildirim eşikleri konusunda da Türkiye daha proaktif: yakın zamanda teknoloji teşebbüsleri için yerel ciro eşiği aranmaksızın bildirim yükümlülüğü getirildi. AB henüz eşiklerini değiştirmedi, fakat dosya bazlı yönlendirmelerle bu boşluğu dolduruyor. Sonuçta, Türkiye’nin rejimi büyük ölçüde AB’nin eski kılavuzlarına uyumlu; yeni AB kılavuzları yayımlandığında muhtemelen Türkiye de kendi rehberlerini gözden geçirecek.

Sonuç olarak ne demek istiyoruz?

AB, 2024-2029 döneminde rekabet politikasını çok eksenli bir dönüşüme sokuyor. Hâkim durum kılavuzunun 2025’te nihayete ermesi hedefleniyor, teknoloji transferi rejimi 2026 eşiğinde yeniden tasarlanıyor, motorlu taşıtlar düzenlemesi 2028’e kadar uzatılmışken geleceğine ilişkin değerlendirme sürüyor, 1/2003 rejiminin hız ve etkinlik odaklı reformu ile DMA’nın 2025–2026 gözden geçirmesi gündemde. Birleşme kılavuzları ise kapsamlı bir istişare süreci sonunda 2027 sonunda güncellenecek.

Türkiye cephesinde tablo genel olarak uyumlu fakat çeşitli alanlarda güncelleme ihtiyacına işaret ediyor. Usul ve uygulama araçları 2020 değişiklikleriyle güçlü; motorlu taşıtlarda 2017 çerçevesi büyük ölçüde AB yaklaşımını yansıtıyor; dijitalde DMA benzeri bir taslak mevcut ve şimdilik ex post uygulama sürüyor. Buna karşılık, 2014 tarihli hâkim durum kılavuzu ile 2008 tarihli teknoloji transferi grup muafiyeti tebliğinin AB’de kesinleşecek yeni çerçeveler ışığında gözden geçirilmesi gündeme gelebilir. Sonuç olarak, AB’deki revizyonlar adım adım kesinleşirken Türkiye’nin de kademeli ve hedefli uyarlamalarla paralel ilerlemesi ve piyasa bazlı dinamik uyumu gözetmesi kritik görünüyor.


[1] https://commission.europa.eu/topics/eu-competitiveness/draghi-report_en

[2] https://competition-policy.ec.europa.eu/antitrust-and-cartels/legislation/application-article-102-tfeu_en

[3] https://competition-policy.ec.europa.eu/antitrust-and-cartels/legislation/application-article-102-tfeu_en

[4] https://www.rekabet.gov.tr/tr/Sayfa/Rekabet-savunuculugu/rekabet-hukuku/rekabet-hukukunun-esaslari/hakim-durumun-kotuye-kullanilmasi

[5] https://www.rekabetregulasyon.com/dislayici-davranislarla-mucadelede-yeni-yol-haritasi-abnin-taslak-kilavuzu

[6] https://competition-policy.ec.europa.eu/antitrust-and-cartels/legislation/ttber_en

[7] https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_25_2069

[8] https://dergipark.org.tr/tr/pub/inuhfd/issue/22415/239939

[9] https://ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-your-say/initiatives/13431-EU-antitrust-procedural-rules-evaluation_en

[10] https://competition-policy.ec.europa.eu/mergers/review-merger-guidelines_en

[11] https://www.whitecase.com/insight-alert/european-commission-invites-business-input-comprehensive-and-ambitious-review-its

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
AB rekabet hukuku, dijital piyasalar, DMA, Hâkim Durum, motorlu taşıtlar, teknoloji transferi, yoğunlaşma kontrolü
Cansu Peker

Cansu Peker

Bütün makaleler

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku

Dışlayıcı Davranışlarla Mücadelede Yeni Yol Haritası: AB’nin Taslak Kılavuzu

Yazar Büşra Nazlı Yaldır
  • Rekabet Hukuku

Avrupa Süper Liginde VAR (!) Sonuçları Açıklandı: ABAD Rekabet İhlali Tespit Etti

Yazar Barış Yüksel
  • Rekabet Hukuku

Kendini kayıran ağlamaz: Avrupa Birliği Genel Mahkemesi’nin Google (Shopping) kararı (III)

Yazar Şahin Ardıyok

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları