İçeriğe geç

Tarafından getirildi

logo

Rekabet ve Regülasyon

En yeni haberler, değişiklikler, kararlar, değerlendirmeler…

open menu close menu

Rekabet ve Regülasyon

  • Anasayfa
  • Hakkımızda

Bulan Haber Versin: Rekabet Hukukunda Kaybedilen Zamanaşımı Süresi Algısı

Yazar Şahin Ardıyok and Büşra Nazlı Yaldır
08 Eylül 2022
  • Rekabet Hukuku
  • Usul Kuralları ve Cezalar
Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Görsel-1

Bundan 14 yıl evvel birazdan okuyacağınız satırları yazmak pek de mümkün olmayacaktı. Zira 2008 yılına kadar ceza hukukundaki dava zamanaşımına karşılık gelen rekabet hukukundaki soruşturma zamanaşımı müessesesi zaten 4054 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesi ile düzenleniyordu:

“Kurulun para cezası ve süreli para cezası verme yetkisi aşağıdaki zamanaşımı sürelerine tabidir: a) Teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin başvurusu veya bildirimle, bilgi verme ya da yerinde inceleme yapılmasıyla ilgili hükümlerin ihlali halinde üç yıl, b) Diğer hallerde beş yıl.

Süre, ihlalin vuku bulduğu gün işlemeye başlar. Sürekli veya tekrarlanan ihlaller söz konusu ise süre, ihlalin sona erdiği ya da en son tekrarlandığı günden itibaren başlar.

Bu ihlalle ilgili olarak Kurulun inceleme veya araştırma amacıyla yapacağı herhangi bir işlem, bu işlemin ilgili taraflardan birine tebliği anından itibaren zamanaşımını keser.

Karar aleyhine yargı yoluna başvurulmuş olması zamanaşımı süresini keser.”

Ancak, yeknesaklık gayesi ile idari para cezası gerektiren eylemlerin Kabahatler Kanunu’ndaki genel düzenlemelere tabi kılınması istendi ve özel düzenlemenin yerini genel düzenleme almış oldu. Bu değişim elbette 14 yıl sonrasında bile bu yazıyı kaleme aldırtan soru işaretleri ile birlikte geldi. Amacımız bu soru işaretlerinin 24.06.2009 tarihinde verilen ÖTV kararının günümüze kadar gelen idari yargı süreci sonunda giderilip giderilmediğini irdelemek.

Zaman Geriye Aksın…

Elbette soruşturma zamanaşımını konu alan bir yazıda geçmişe kısa bir yolculuk yapma ihtiyacımız olduğu açık. Gelin 2009 yılında verilmiş ÖTV kararına bir dönüş yapalım…

Takvim yaprakları 2009 yılında Mart’ın 16’sına geçerken otomotiv sektöründe yapılan ÖTV indirimini binek otomobil ve hafif ticari araç üreticisi ve dağıtıcılarının mal arzını kısıtladıkları ve fiyat artışına gittiklerine yönelik olarak şikayetler takip etmiş ve başlatılan önaraştırma sonucundaki ciddi ve yeterli bulgu eksikliği sebebiyle Rekabet Kurulu (“Kurul”) soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti. İlerleyen zamanlarda, ÖTV kararı hakkında açılan iptal davası Danıştay 13. Dairesi tarafından reddedilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise Danıştay kararını bozmuştu. Bozma kararının gerekçesi bu aşamada zamanaşımı konusu bakımından değilse de ne bis in idem ilkesi için büyük önem arz ediyor. Zira Rekabet Kurulu ÖTV Kararı ile şikayetleri reddetmiş olsa da aynı belgeleri esas alarak söz konusu ilgili teşebbüsler hakkında, geleceğe ilişkin fiyat, üretim, satış gibi bilgi ve tahminlerini paylaşmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediklerine yönelik olarak önaraştırma açılmasına karar vererek soruşturma sırasında elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda ihlal iddiasını yerinde görerek 15 teşebbüse karşı para cezası vermişti[1].

Danıştay bozma kararına uyarak ÖTV kararını iptal etmiş ve Kurul iptal kararının gereğini yerine getirmek için aynı teşebbüsler hakkında 26.03.2020 tarihinde soruşturma açılmasına karar vermişti. İşte bu soruşturma aşamasında teşebbüsler zamanaşımı defini ileri sürdüler.

Zamanaşımı Kesildi mi?

Yazımızın başında ifade ettiğimiz gibi 4054 sayılı Kanun’da düzenlenen zamanaşımı hükmünün yürürlükten kaldırılması ile zamanaşımı süresi Kabahatler Kanunu’ndaki ilgili düzenlemeye tabi hale geldi[2]. Bu doğrultuda soruşturma zamanaşımı süresinde soruşturmanın açılmaması veya açılmışsa sonuçlandırılmaması hallerinde ihlal iddiası ileri sürülen eylem hakkında ceza kararı verilemeyecektir[3]. 4054 sayılı Kanun’un ihlaline ilişkin nispi idari para cezalarında uygulanan zamanaşımı süresi sekiz yıldır ve bu süre fiilin işlenmesi veya neticenin gerçekleşmesiyle başlar. Öte yandan zamanaşımını kesen veya durduran sebeplere ilişkin olarak mevzuatta belirli bir hüküm bulunmamakta. Keza idari kararlar açısından idari yargıya başvurularak dava açılmasının zamanaşımına etkisi ile ilgili olarak Kabahatler Kanunu’nda bir düzenleme yer almıyor. Atıf yapılmadığı için Türk Ceza Kanunu da kıyasen uygulama alanı bulmuyor. Peki Kurul içtihadı ve idari yargı ilkeleri zamanaşımının kesilmesine ilişkin olarak ne diyor?

Yargıda Geçen Sürenin Zamanaşımına Etkisi

Herhangi bir yasal dayanağı olmasa da genel kabul gören görüşe göre[4] Rekabet Kurulu’nca bir yaptırım kararı verilmesi halinde, idari yargı mercii tarafından ilgili dosyada yeniden işlem tesisini gerektirecek biçimde iptal kararı verilirse devam eden süreçteki idari işlemlerde zamanaşımı süresi duracaktır. Elbette ki Rekabet Kurulu’nca ilk aşamada verilen yaptırım kararının zamanaşımı süresi geçirilmeden verilmiş olması esas.

Ne var ki, Rekabet Kurulu’nun ÖTV kararının iptali üzerine yeniden işlem tesis etmek için açtığı soruşturmaya yönelik olarak verdiği güncel kararında[5] idari yargı sürecinin zamanaşımını kestiği görüşüne önkoşul olarak süresi içinde verilmesi beklenen yaptırım kararına değil soruşturma açma kararına vurgu yapması isabetsiz gözüküyor. Danıştay içtihadında idari yargı aşamasının zamanaşımı süresini durdurması için, sekiz yıllık zamanaşımı süresi dolmadan yetkili idari makamca verilmiş bir yaptırım kararından söz edilmekte. Fakat ÖTV Kararına konu olan somut olay kapsamında 2009 yılında ihlal isnadında bulunulan bir fiil dolayısıyla, Rekabet Kurulu’nca idari yaptırım kararı değil aksine soruşturma açılmamasına yönelik bir karar verilmiş. Bu doğrultuda, Kurul’un sekiz yıllık zamanaşımı içerisinde verilmiş bir soruşturma kararının bulunduğu durumların tamamını mevcut içtihadı kapsamında, “zamanaşımının işlemediği haller” olarak kabul ettiği yönündeki görüşüne katılmak mümkün pek mümkün değil. Kanaatimizce, şikâyetin reddi ve soruşturma açılmaması yönündeki Rekabet Kurulu kararı ile sonlanan önaraştırma kapsamında başlayan ve devam eden idari yargı süreci zamanaşımını durdurmamalı.

Yine bozma kararına paralel olarak açılan soruşturma sonunda yayımlanan gerekçeli kararda Kurul’un, ÖTV kararı ile Otomotiv kararına konu olan soruşturmanın temel aldığı belgeler arasında bir farklılık bulunmadığından bahisle, teşebbüslerin soruşturma konusu dönemdeki davranışlarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda esas alınacak tarihi Otomotiv kararına temel olan soruşturmanın başlatıldığı tarihi kabul etmesi dikkat çekiyor. Bu görüşe katılmak da ne yazık ki mümkün değil. Zira, idari yargı yoluna taşınan ve bu süreç sonunda iptal edilen karar Otomotiv kararı değil soruşturma açılmamasına yönelik karar tahsis edilen ÖTV kararı. Bu noktada Kurul’un zamanaşımı kesmek için zamanaşımı süresi geçirilmeden verilen bir yaptırım kararı yerine soruşturma kararı aramasındaki ısrarı ile de bir bağlantı kurmak mümkün görüyor. Nitekim kararda Kurul’un aynı dosya içerisinde olmasa da aynı belgelere dayanarak aynı teşebbüslere karşı (biri hariç) zamanaşımı süresi içinde bir soruşturma başlattığı üzerinde durulmakta. Fakat bu kabulün Kurul’un genel kabul gördüğünü ileri sürdüğü Danıştay kararı[6] ile de tezat olduğunu belirmek gerekir. Zira bu içtihat gereği idari yargı mercii tarafından ilgili dosyada yeniden işlem tesisini gerektirecek biçimde iptal kararı verilmesi durumunda idari işlemlerde zamanaşımı süresi duracaktır.

Zamanaşımı Süresi İşlevini Kaybetti mi?

Usuli süreç, tüm idari iş ve işlemlerin sağlıklı sonuç verebilmesi dosyanın esası kadar önemlidir. Başlangıç noktası 2009 yılına kadar uzanan ve on yılı aşkın bir süredir hukuk âleminde varlık göstererek tarafları ceza tehdidi altında tutan ÖTV kararı açısından, genel zamanaşımı prensiplerinin sorgulanması gerekiyor. Ne var ki, Kurul’un teşebbüs savunmalarının aksine zamanaşımı kavramının özü itibariyle kendisinden beklenen faydayı sağlamasına engel olan çıkmaz sokaklar oluşturduğunu gözlemliyoruz.


[1] Rekabet Kurulu’nun 18.04.2011 tarihli ve 11-24/464-139 sayılı Otomotiv kararı

[2] Danıştay 13. Dairesi’nin 18.05.2012 tarih ve E: 2009/2973, K: 2012/1145 sayılı kararı.

[3] İsmail Yılmaz Aslan, Rekabet Hukuku Teori ve Uygulama, 6. Baskı, 2021, Ekin Basım Dağıtım Yayın, s. 1167.

[4] Danıştay 13. Dairesi’nin 25.03.2009 tarih ve E: 2008/13175, K: 2011/4830 sayılı kararı.

[5] Rekabet Kurulu’nun 26.08.2021 tarih ve 21-40/595-290 sayılı kararı.

[6] Danıştay 13. Dairesi’nin 25.03.2009 tarih ve E: 2008/13175, K: 2011/4830 sayılı kararı.

Share on Facebook Share on Twitter Share via email Share on LinkedIn
Şimdi kayıt olun
Son blog yazılarımızı e-posta ile alın.
Gönder
Danıştay, hukuki belirlilik, hukuki güvenlik, idari yargı, iptal davası, Kabahatler Kanunu, ne bis in idem, Otomotiv Kararı, ÖTV Kararı, Rekabet Kurulu, soruşturma, soruşturma zamanaşımı, yaptırım kararı, zamanaşımı, zamanaşımının kesilmesi
Şahin Ardıyok

Şahin Ardıyok

Şahin Ardıyok büromuzda Regülasyon ve Rekabet Hukuku Grubu liderliğini yürütmektedir. Rekabet hukuku, regülasyonlar (ekonomik kamu hukuku), enerji hukuku, telekomünikasyon hukuku, kişisel verilerin korunması, kamu özel işbirliği (PPP) projeleri ve ithalatta haksız rekabet konuları ile ilgili büyük bilgi birikimi ve uygulama tecrübesi bulunmaktadır. Şahin Ardıyok büyük ulusal firmaları ve çokuluslu şirketleri, kamu kurumlarını ve sivil toplum örgütlerini pek çok Rekabet Kurulu soruşturması, birleşme/devralma bildirimleri, regülasyon projeleri, iptal davaları, anti-damping soruşturmaları ve PPP projelerinde temsil etmiş ve danışmanlık sunmuştur. 20 seneyi aşkın tecrübeye sahip olan Şahin Ardıyok, rekabet ve düzenlemeye tabi endüstrilere yönelik konferanslara ve sempozyumlara konuşmacı olarak katılmakta; rekabet hukuku ve regülasyonun yanı sıra hukuk ve ekonomi hakkında akademik çalışma yürütmektedir. Bu alanlara yönelik yayınlaşmış birçok kitabı ve makalesi bulunan Ardıyok, Bilkent Üniversitesinde “Ekonomik Regülasyon ve Hukuk” ile “Enerji Hukuku ve Politikası” derslerini vermektedir.

Bütün makaleler Tam biyografi

Büşra Nazlı Yaldır

Büşra Nazlı Yaldır

Bütün makaleler

İLGILI MAKALELER

  • Rekabet Hukuku

Dinamik Pazarların İzinde-2: Dijital Hizmetler Yasası

Yazar Bora İkiler and Ramiz Arslan
  • Rekabet Hukuku

Yeni ekonominin yeni kuralları: Avrupa Birliği dikey muafiyet kurallarını gözden geçiriyor (II)

Yazar Selçukhan Ünekbaş
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet Uyum Programı

Rekabet Uyum Programlarına Amerika’dan Yeni Bir Soluk

Yazar Şahin Ardıyok and Emin Köksal

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki

Balcıoğlu Selçuk Eymirlioğlu Ardıyok Keki (“BASEAK”) İstanbul’da kurulmuş, hukukun tüm alanlarında hizmet vermekte olan bir hukuk bürosudur. 2007’den beri müvekkillerimize Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerinde ve büyüme planlarında titiz ve güvenilir hukuki çözümler sunmaktayız.

Özel kişilerden, girişimcilere, kuruluş aşamasındaki küçük şirketlerden, devlet kuruluşlarına, orta ve büyük ölçekli özel ve halka açık şirketlerden uluslararası ve küresel holdinglere varıncaya kadar her ölçekten şirketin hukuki ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermekteyiz.

Şimdi kayıt olun

Blog yazılarımızı e-posta ile alın.

Kayıt ol

Kategori̇ler

  • Bankacılık
  • Birleşme ve Devralma ve Ortak Girişim
  • Diğer Endüstriler
  • E-Ticaret
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji
  • Finansal Regülasyon
  • Genel
  • Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
  • Hızlı Tüketim Malları
  • Hukuk ve İktisat
  • İdare Hukuku
  • Ilac ve Sağlık
  • İnovasyon
  • Kişisel Verilerin Korunması
  • Maden Hukuku
  • Muafiyet ve Menfi Tespit
  • Otomotiv
  • Pişmanlık Uygulamaları
  • Regülasyonlar
  • Rekabet Hukuku
  • Rekabet İktisadı
  • Rekabet Uyum Programı
  • Rekabete Aykırı Anlaşmalar
  • Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı
  • Telekomünikasyon, Teknoloji ve Medya
  • Uluslararası Ticaret
  • Usul Kuralları ve Cezalar
  • Uyum
  • Yapay Zeka
  • Yerinde İncelemeler
  • Yolsuzluk

© 2025 Dentons

  • © BASEAK 2024
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Kuralları