(Dilerseniz bu yazıyı aşağıda podcast formatında dinleyebilirsiniz.)
ABD’de 2025 Temmuz ayındaki “kripto haftası” kripto dünyasında önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor. Temsilciler Meclisi’nden, 17 Temmuz 2025 tarihinde üç kritik kripto para yasa tasarısı geçti[1]. Söz konusu yasalar, sabit koinlere (stablecoin) yönelik düzenlemeler içeren ilk kapsamlı federal çerçeveyi oluşturuyor. Bunlardan en öne çıkanı, kısaca GENIUS Act olarak bilinen “ABD Sabit Koinler için Ulusal İnovasyonun Yönlendirilmesi ve Kurulması Yasası” (Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins Act) 122 “hayır”a karşı 308 “evet” oyuyla Meclis’ten geçti. 18 Temmuz günü, Başkan Donald Trump’ın, ABD tarihindeki ilk kapsamlı dijital varlık yasası olan GENIUS Act’i imzalamasının ardından da yasa yürürlüğe girdi[2]. Bu yasa, ABD’yi “dünyanın kripto başkenti” haline getirme hedefiyle, ödeme sabit koinlerinin yasal çerçevesini belirleyen federal yasa olmasıyla tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Ayrıca, tüketici koruması, finansal istikrar, ulusal güvenlik ve kara para aklamayı önleme (anti-money laundering) ile uyumluluk gibi konuları ele alıyor.

GENIUS Act: Sabit Koin Düzenleme Yasası
GENIUS Act, ödeme sabit koini (payment stablecoin) olarak tanımlanan ABD dolarına endeksli kripto varlıkların yasal statüsünü ilk kez düzenliyor. Yasa ile token ihraççıları; rezervlerini 1:1 oranında nakit ya da kısa vadeli ABD Hazine bonosu gibi likit varlıklarla tamamen desteklenen dijital varlıklar için bir izin ve denetim rejimi oluşturuyor[3]. Bu sabit koinlerin hem menkul kıymet hem de emtia olarak kabul edilmeyeceği net biçimde düzenlenmiş durumda. En çarpıcı düzenleme, ödeme sabit koinlerinin %100 oranında likit ve düşük riskli varlıklarla desteklenmesini zorunlu kılması. Bu varlıklar genellikle ABD doları ve kısa vadeli hazine tahvilleri gibi düşük riskli, kolayca nakde çevrilebilir enstrümanlardan oluşmalı. İhraççılar, bu rezerv yapısını her ay kamuya açıklamak zorunda ve kamuya kayıtlı bağımsız denetim firmalarınca düzenli olarak denetlenmek zorunda. Bu şeffaflık ve denetim yükümlülükleri, yatırımcı güvenini artırmayı ve sistematik riski azaltmayı amaçlıyor.
Yasanın pazarlama tarafında da sert kurallar var. Sabit koin ihraççıları, ABD hükümeti tarafından desteklendiği, federal sigorta kapsamında olduğu veya resmî ödeme aracı (legal tender) olduğu gibi yanlış ya da aldatıcı beyanlarda bulunamaz. Bu kural, dijital varlıkların fiat para birimiyle karıştırılmasını önlemeye yönelik önemli bir tüketici koruma adımı niteliğinde. Ayrıca, herhangi bir iflas durumunda sabit koin sahipleri, diğer tüm alacaklılara karşı öncelikli konumda yer alıyor. Bu, yatırımcı koruması bakımından ciddi bir “son güvence” mekanizması ve geleneksel bankacılıkta bile ender görülen bir öncelik sıralaması olarak görülüyor.

SCRC ve Düzenleyici Yapılanma
Stablecoin Certification Review Committee (SCRC), Hazine Bakanı başkanlığında, FDIC ve Federal Reserve başkanlarının yer aldığı üçlü bir yapıdan oluşuyor. Bu kurul, eyalet düzeyindeki rejimlerin federal düzeyle uyumunu denetliyor, büyük kamu şirketlerinin ödeme sabit koin ihraç yeterliliğini değerlendiriyor ve yabancı ihraççılar için muadil düzenleyici rejim kriterlerini belirliyor[4].
SCRC ayrıca eyalet rejimlerinin “esas itibairyle benzer” (substantially similar) olup olmadığını değerlendirecek ilkeler belirleyecek ve yorumlayıcı düzenlemeleri önümüzdeki yıl yayımlayacak.
Yasa Kapsamın Mali Suçlarla Mücadele
Yasa, mali suçlarla mücadele kapsamında, Bank Secrecy Act (BSA) kapsamını açıkça ödeme sabit koin ihraççılarını da içerecek şekilde genişletiyor. Böylece, tüm ihraççılar, müşteri tanıma (KYC) programları, işlem izleme ve şüpheli faaliyet raporlama, yaptırım listesi kontrolleri ve risk değerlendirme, yasal gereklilik halinde sabit koinleri dondurma veya el koyabilecek teknik kapasiteye sahip olma gibi AML/CFT yükümlülüklerine uymak zorunda kalıyor. CFTC’nin yetki alanı genişletilirken kara para aklamayla mücadele düzenlemeleriyle de entegrasyon öngörülüyor. Bu yükümlülüklerin ihlali, yalnızca düzenleyici cezalarla değil, aynı zamanda ulusal güvenlik bağlamında da yaptırımlara neden olabilir. Hazine Bakanlığı ile iş birliği halinde, yasa dışı sabit koin işlemleri ise artık daha sıkı bir yaptırım rejimi ile karşı karşıya kalacak.
Dolayısıyla bu düzenleme, sadece yasal uyum değil, aynı zamanda ulusal güvenlik aracı olarak da önem taşıyor. Mali suçlarla mücadelede dijital varlıkların kontrolsüz büyümesini önleyerek, kripto para alanını kurumsal denetim altına alıyor.
Peki Kimler Sabit Koin İhraç Edebilir?
Yasa, ödeme sabit koinlerinin yalnızca belirli türdeki kurumlar tarafından ihraç edilmesine izin veriyor. Bu kurumlar, ciddi bir denetim ve yeterlilik eşiğinden geçmek zorunda:
- Sigortalı mevduat kurumları (bankalar, kredi birlikleri),
- Bu kurumların onaylı iştirakleri,
- Federal Reserve’den onay alan ve yasal gereklilikleri karşılayabilen finansal olmayan şirketler veya banka dışı kuruluşlar
Dolayısıyla, her dijital varlık girişimi sabit koin ihraç edemeyecek; yalnızca belirli lisans koşullarını karşılayan ve rezerv-şeffaflık kurallarına uyan yapılar bu hakka sahip olacak. Bu, “herkes sabit koin çıkarabilir” döneminin kapandığını, düzenleyici kontrollü bir yapının geldiğini gösteriyor.
Genius Act’in Regülatif Etkisi
ABD’nin GENIUS Act ile sabit koinleri kapsamlı biçimde düzenlemesi, küresel ölçekte yeni bir “regülasyon standardı” oluşmasına zemin hazırlıyor. Nitekim GENIUS Act’in etkileri yalnızca düzenleyici çerçeveyle sınırlı değil; küresel para sistemine yönelik stratejik bir adımı da içeriyor. Yasa, ödeme stablecoin’lerinin yalnızca ABD tahvilleri ve dolarla desteklenmesini zorunlu kılarak, bu varlıklar üzerinden ABD devlet borcuna yapay bir talep yaratıyor. Bu durum, doların uluslararası rezerv para birimi olarak statüsünü pekiştirme potansiyeline sahip. Bu sebeple, GENIUS Act yalnızca finansal teknolojileri düzenleyen bir yasa değil, aynı zamanda jeopolitik para politikasının da bir aracı haline geliyor.
Dolayısıyla GENIUS Act’in yürürlüğe girmesi, ABD’nin dijital varlık alanındaki liderlik amacının merkezi unsuru haline geldi; istihdamı destekleme, yeniliği teşvik etme ve finansal altyapıları modernize etme hedeflerinin tamamlayıcısı olarak konumlandırılmış durumda[5].
Ödeme sabit koinlerine yönelik düzenleme yalnızca ABD’nin gündeminde değil; Avrupa Birliği ve Asya’daki birçok önemli finans merkezi de bu alanda önemli adımlar atmıştı. Bu adım, Avrupa Birliği’nin MiCA (Markets in Crypto-Assets Regulation) düzenlemelerinin ardından, Batı dünyasında dijital varlıkları sınıflandırma ve denetleme konusunda ikinci büyük hamle oldu. Her iki sistem de şu temel unsurları öne çıkarıyor:
- Varlık tanımı (menkul kıymet mi, emtia mı?)
- Rezerv zorunlulukları ve kamuya açıklama
- Düzenleyici yetki paylaşımı (SEC/CFTC benzeri kurumlar)
- Tüketici koruma ve kara para aklama önlemleri
Ancak ABD modeli, özellikle federal-eyalet koordinasyonu, SEC/CFTC yetki ayrımı, ve kamu şirketlerinin sınırlı şekilde sabit koin ihraç edebilmesi gibi farklı açılardan öne çıkıyor. Ayrıca, ABD’nin doları uluslararası rezerv para olarak destekleme hedefi, diğer iki rejimde gözlenmeyen jeopolitik bir hedefe işaret ediyor.
Diğer İki Yasa: CLARITY ve Anti‑CBDC
- Digital Asset Market Clarity Act (CLARITY Act): SEC ve CFTC arasındaki yetki belirsizliğini gidermeyi hedefleyerek dijital varlıkların nasıl tanımlanacağını ve hangi kurumun hangisini düzenleyeceğini netleştirme amacı taşıyor.
- Anti‑CBDC Surveillance State Act: Federal Reserve’in perakende merkez bankası dijital para (CBDC) ihracını yasaklamayı ve böylece merkezi gözetim riskini devre dışı bırakmayı amaçlıyor.
Sonuç ve ABD Yasası’nın Türkiye’ye Olası Etkileri:
Sonuç olarak, GENIUS Act, ABD’nin dijital varlık rejiminde bir dönüm noktası: ödeme sabit koinlerinin düzenleyen ilk federal yasa olarak piyasalara netlik kazandırdığı değerlendiriliyor ve rezerv gereklilikleri ile tüketici koruma kurallarıyla düzenlenmiş bir ekosistem inşa edecek gibi duruyor. Türkiye ise henüz bu başlıklarda netleşmiş bir yasal çerçeveye sahip değil. 2024’te yayımlanan kripto varlık yasa teklifi yalnızca “kripto varlık hizmet sağlayıcıları” için lisans ve vergi yükümlülüklerine odaklanıyordu. Sabit koin rezerv yapısı, ihraç koşulları ya da dijital varlıkların türüne göre ayrımı konusunda ciddi bir boşluk mevcut.
Türkiye, kripto varlıklar konusunda dinamik bir düzenleme ortamına sahip. MASAK, kripto varlık piyasasına yönelik denetimlerini artırarak kara para aklamayı önlemeye yönelik yeni düzenlemeler getirmişti[6]. Hem Mali Eylem Görev Gücü’nin Türkiye hakkındaki raporuna ilişkin önceki yazımız hem de MASAK’ın kripto varlık düzenlemelerine ilişkin yazımızdaki değerlendirmelerimizi hatırlatmakta fayda var. Bu düzenlemeler, kripto hizmet sağlayıcılarına çeşitli sınırlamalar getiriyor ve Türkiye’de kripto piyasasında daha sıkı denetimlerin ve şeffaflığın artırılacağını gösteriyor. Türkiye’de kripto dünyasındaki düzenlemelere ilişkin güncel gelişmeleri de yine bir başka yazımızda ele almıştık.
ABD’nin sabit koin düzenlemeleri, küresel kripto piyasasında dalgalanmalara yol açabilir. Türkiye’deki kripto düzenlemeleri, ABD’deki gelişmelerden etkilenebilir ve yerel piyasa dinamiklerini değiştirebilir. Özellikle, ABD’nin düzenleyici çerçevesi, Türkiye’deki kripto hizmet sağlayıcılarının uluslararası pazarlarda faaliyet göstermesi için yeni standartlar belirleyebilir.
[1] https://www.reuters.com/legal/government/us-house-passes-stablecoin-legislation-sending-bill-trump-2025-07-17 ; https://www.politico.com/live-updates/2025/07/17/congress/house-sends-historic-crypto-bill-trump-00460361
[2] https://www.whitehouse.gov/fact-sheets/2025/07/fact-sheet-president-donald-j-trump-signs-genius-act-into-law/
[3] https://www.weforum.org/stories/2025/07/stablecoin-regulation-genius-act/
[4] https://www.theverge.com/news/710100/trump-signs-genius-act-crypto-stablecoins-world-liberty-financial
[5] https://www.washingtonpost.com/opinions/2025/07/29/bessent-crypto-superpower/
[6] https://www.cnbce.com/kripto/kripto-varliklara-yeni-masak-duzenlemesi-islemlere-sure-ve-limit-kisitlamasi-geldi-kirpto-para-haberleri-kripto-borsasi-kurallar-masak-kripto-h14406